Son Güncelleme Tarihi 13 Haziran 2021
Merhaba arkadaşlar, bu yazımda pazarlama konusunda kendini geliştirmek isteyenler için hazırladığım film listesini sizlerle paylaşıyorum. Bu listede sadece izlediğim filmlere yer verdiğimi belirtmeliyim. Bu yüzden yazımda filmlerle ilgili spoiler‘lar olabilir.
PadMan (IMDB 8)
2018’de sinema severler ile buluşan “PadMan” filmi, Hindistan’da geçen gerçek bir girişimcilik hikayesini anlatıyor. Başrolünde Akshay Kumar’ın olduğu filmde eşinin ihtiyaç duyduğu kadın pedlerinin pahalı olmasından ötürü almakta zorlanan bir eşin buna çözüm üretmek için çıktığı yolculuk anlatılmakta.
Bu yolculukta kültürel zorlukların da üstesinden gelmek zorunda kalan PadMan bizlere ısrarcı olmanın, müşteri deneyiminin, geri bildirimin, inovasyonun ve pazarlamanın nasıl olabileceği konusunda ilham veriyor.
Umudunu Kaybetme / The Pursuit of Happyness (IMDB 8)
2007’de gösterime giren Umudunu Kaybetme filminin başrol oyuncusu sevilen oyuncu Will Smith. Gerçek hayyatan ilham alınarak çekilen filmde günümüzde başarılı bir iş adamı olan Chris Gardner‘ın başarıyı yakalayana kadar geçirdiği zorlu yaşamı canlandırılıyor.
Filmde tüm birikimini yatırarak satın aldığı tıbbi cihazları satmaya çalışan bir satıcı olan Chris (Will Smith) bunda pek başarılı olamıyor ve maddi manevi zor bir döneme giriyor. Geçirdiği en zor günlerde dahi iş disiplininden taviz vermeyen Chris’in özel yaşamındaki sıkıntıları iş yaşamına yansıtmamak için elinden geleni yaptığını görüyoruz. Chris bu çabalarının karşılığı olarak filmin sonunda başarılı bir hayatın kapısını aralıyor.
Hayatın iniş ve çıkışlarını gördüğümüz filmde Chris Gardner çalışkanlığın, vaz geçmemenin, aksiyon alabilmenin ve fırsatların değerlendirebilmenin önemini bize gösteriyor.
Filmde ayrıca kişisel pazarlama (kişisel Markalaşma) konusunda gözlem yapmanızı öneririyorum. Bu konu da yararlanabileceğimiz birçok tüyo bulunmakta..
Sigara İçtiğiniz için Teşekkürler / Thank You For Smoking (IMDB 7,9)
2005 yılında gösterime giren “Thank You For Smoking” filmi sigara lobisinin sigaranın zararlarını manipüle etmeye yönelik medya çalışmalarını ele alıyor. Başrolünü Aeron Eckart‘ın oynadığı filmde, oyuncu sigara lobisinin basın sözcülüğünü yürüten bir medya manipülatörü olarak karşımızda..
Filmde sigara lobisinin bilimsel istatistikleri, medya araçlarını ve sevilen ünlüleri (influencer) kullanarak nasıl çarpıtabildiğini görüyoruz.
Yüz Numaralı Adam (IMDB 7,7)
Başrolünü Kemal Sunal‘ın oynadığı Yüz Numaralı Adam Pazarlama ile ilgilenenlerin izlemesi gereken film listemizdeki tek Türk filmi olma özelliği taşıyor. Her ne kadar bir komedi filmi olsada konusu itibari ile pazarlama ile ilgili anektodların gerçeklik payı taşıdığını söyleyebiliriz.
Filmde saflığı ve dürüstlüğü ile ön planda olan Kemal Sunal (Şaban) halkın içinden bir yüz arayan reklam ajansı tarafından tesadüfen keşfediliyor. Akabinde kendisine gelen reklam yüzü olma teklifini bulunduğu şartlar gereği sorgulamadan kabul eden Şaban, reklam ajansı tarafından halkın temsilcisi, sözüne güvenilir dürüst biri olarak tanıtılıyor. Şaban’ın ise bu konuda yapması gereken pek birşey yoktur olduğu gibi davranması yeterlidir.
Kısa sürede halk tarafından benimsenen Şaban reklam ajansı tarafından kullanılmaya başlanıyor. Kalitesiz ürün ve hizmetler reklam ajansının yönlendirmesiyle Şaban tarafından kaliteli olarak halka sunuluyor. Halk ise Şaban’a güvendiği için sorgulamadan bu ürünleri satın almaya başlıyor. Bu durumu kısa sürede fark eden Şaban ise durumu düzeltmek için mücadele vermeye başlıyor.
1978 yapımı olan Yüz Numaralı Adam filminde geçen konuların bir bölümü günümüzde yapılan pazarlama çalışmaları ile benzerlik gösteriyor. Özellikle influencer marketing çalışmalarına benzediğini söyleyebiliriz. Tüm bunların yanında reklam ajanslarının büyük bir çoğunluğunun bu şekilde çalışmadığı da bir gerçek. İstisnai durumlar olsada yapılan pazarlama çalışmalarının kalitesiz ürünlerin satışını gerçekleştirmek olmadığını belirtmeliyiz. Sonuçta bu tarz bir pazarlama faaliyetinin uzun vadeli kazanımlar sağlamayacağı aşikar.
Kazanma Sanatı / Moneyball (IMDB 7,6)
2011 yılında vizyona giren “Moneyball” (Kazanma Sanatı) filminin başrolünde sevilen oyuncu Brad Pitt bulunuyor.
Moneyball filmde düşük bir bütçeyle zirveye oynamaya çalışan bir beyzbol takımının gerçek hikayesi konu ediliyor. Kısıtlı bütçeyle geleneksel yöntemleri kullanarak zirveye oynayacak bir beyzbol takım kuramayacağını fark eden takımın menajeri Billy Beane (Brad Pitt) alışılmadık istatistiksel yöntemlere başvuruyor.
Google Ads (AdWords) ya da SEO ile ilgileniyorsanız bu film tam size göre diyebilirim. Filmi izlerken beyzbol takımının başkanını kısıtlı bütçeye sahip bir “müşteri”, beyzbol takımını “web sitesi“, beyzbol ligini “google sıralaması” takımın menajerini (Brad Pitt) “reklam ajansı başkanı”, yetenek avcılarını “geleneksel pazarlamacılar”, oyuncu analisti Peter Brand’i “AdWords / SEO Uzmanı”, beyzbol oyuncularını ise “anahtar kelime” olarak hayal edebilirsiniz.
Joy (IMDB 7,2)
2016’da gösterime giren Joy filminin başrol oyuncusu X Men ve Açlık Oyunları filminden tanıdığımız Jennifer Lawrence.
Gerçek bir hikayeden esinlenen film tam bir girişimcilik örneği. Üç çocuğu ve ailesi ile birlikte tek başına ilgilenmek zorunda olan Joy, maddi zorlukları aşabilmek için fikrini ticarileştirmeye karar veriyor.
Film boyunca fikrine güvenip tüm olumsuzların üstüne giden Joy, bizlere girişimcilik, fikrin ürüne dönüşme süreci, müşteri deneyimi, pazarlama çalışmaları, sözleşme ayrıntıları, telif ve patentin önemi ile melek yatırımcı olma hakkında ilham olabilecek fikirler veriyor.
Kurucu / The Founder (IMDB 7,2)
2017’de sinema severlerle buluşan “Founder” (Kurucu) filminin başrol oyuncusu Micheal Keaton.
McDonald’s’ın kuruluş hikayesinin anlatıldığı filmde izleyiciler, etik değerlerin zaman zaman amaç ya da hırs uğruna nasıl bir kenara bırakılabildiğini (maalesef) görüyor. Bir girişimcilik hikayesi izlemenin yanında filmde, marka isminin etkisini markalaşma çalışmalarının kapsamını, maliyetlerin, zamanın ve melek yatırımcı bulabilmenin önemini gözlemlemeniz mümkün.
Asılsız Haber / Shattered Glass (IMDB 7,2)
2003 yılında gösterime giren “Shattered Glass” (Asılsız Haber) filminin başrol oyuncusu Yıldız Savaşları (Star Wars) filminin Anakin Skywalker‘ı olan Hayden Christensen. Filmin gerçek bir olayı / skandalı anlattığını en başta belirtmek istiyorum.
Filmde ABD başkanlık uçağında yer alması ile ünlü “The New Republic” dergisinde çalışmakta olan Stephen Glass adlı genç bir araştırmacı yazarın, kaleme aldığı hayali konular sayesinde dergide nasıl yükseldiğini, zamanla gerçeklerin ortaya çıkması ile de nasıl itibarının yok olduğunu görmekteyiz.
Filmi izlerken gazete ve televizyonlarda “adının açıklanmasını istemeyen kaynak” tabirinin nasıl medya tarafından kullanılabildiğini görmekteyiz. Bunun yanında kişisel markalaşma kapsamında bir gazetecinin itibarının nasıl arttığını ve yaptığı hatalar neticesinde nasıl kişisel markasına zarar verdiğini görebilirsiniz.
Eğer bir metin yazarı ya da içerik üreticisi olmak istiyorsanız “Asılsız Haber” filminden faydalı dersler çıkarabilirsiniz.
Adidas ve Puma’nın Hikayesi / Adidas vs Puma (IMDB 6,9)
2016 yılında gösterime giren adidas vs puma (Adidas ve Puma’nın Hikayesi) filminde dünyaca ünlü iki spor ayakkabısı üreticisi olan Adidas ve Puma markalarının doğuşu anlatılıyor.
Kişilik olarak birbirinden farklı iki kardeşten biri olan Rudolf havalı bir pazarlamacı, Adolf ise spor ayakkabı üretmeye çalışan idealist bir girişimcidir. Zaman içerisinde şartların ikisi içinde zorlaşması bu iki farklı kardeşin işbirliğine gitmelerini sağlıyor. Bu birliktelik başlarda oldukça başarılı olsa da bir müddet sonra görüş ayrılıkları başlayacak ve bu fikir ayrılığı iki dev markanın doğuşunu sağlayacaktır.
Adidas ve Puma’nın hikayesi ağırlıklı olarak Nazi Almanyasında geçerken 1936 Berlin Olimpiyatları, II. Dünya Savaşı ve 1954 Dünya Kupasına vurgu yapılmış.
Filmde pazarlamanın, girişimciliğin, markalaşmanın, finansmanın ve gelen fırsatları değerlendirmenin ne kadar önemli olduğunu görebilirsiniz.
Fokus / Focus (IMDB 6,6)
2015 yılında gösterime giren Focus (Odak) filminin başrol oyuncusu sevilen oyuncu Will Smith. Romantik komedi türündeki filmde Will Smith Nicky adlı bir dolandırıcıyı canlandırıyor.
Filmin bir sahnesinde Nicky ve ekibi ünlü bir kumarbazı dolandırabilmek için bilinçaltı yöntemlerine başvuruyor. Bu sahne pazarlama ile ilgilenenler tarafından mutlaka izlenmeli..
Filmin ilgili sahnesini izlerken duygusal pazarlama, 360° pazarlama, görüntülü reklamcılık, pazarlamada sesin etkisi, gösterim sıklığı ve havuç kavramı ile ilgili pazarlama yöntemlerinin bir arada nasıl uygulanabileceğini görebilirsiniz.
Hancock (IMDB 6,4)
2008 yılında gösterime giren Hancock filminin başrol oyuncusu listemizde bulunan focus filminde olduğu gibi Will Smith. Filmde Will Smith (Hancock) hafızasını kaybetmiş süper güçleri olan bir serseri olarak karşımıza çıkıyor. Halk tarafından istenmeyen ilan edilen fakat süper güçlerinden ötürü ondan kurtulunamayan bir durum söz konusu..
Filmde Hancock kadar olmasa da işleri ters giden bir başka karakterde halkla ilişkiler uzmanı Ray Embrey’dir. Filmde Hancock ile Ray’in kaderleri kesişir ve Ray, serseri Hancock’u halk tarafından sevilen bir süper kahraman haline getirmek için kolları sıvar..
Hancock, her ne kadar aksiyon sahneleriyle dolu hayali bir süper kahraman filmi olsada filmde kişisel markalaşma ve kişisel itibar konularının işlendiğini görmezlikten gelemeyiz. Eğer kişisel markalaşma ile ilgileniyorsanız bir serserinin iyi bir halkla ilişkiler pazarlaması sonucunda nasıl itibar kazanabileceğini bu filmde görebilirsiniz.
Kadınlar Ne İster? / What Women Want? (IMDB 6,4)
2001’de izleyici ile buluşan What Women Want? (Kadınlar Ne İster?) filminin başrollerini sevilen oyuncular Mel Gibson ve Helen Hunt oynuyor.
Filmde Mel Gibson (Nick Marshall) kan kaybetmekte olan bir reklam ajansının orta düzey yöneticisidir ve terfi alarak kreatif direktör olacağını düşünmektedir. Kadınlara yönelik reklam çalışmalarında istedikleri başarıyı yakalayamadığını düşünen reklam ajansı ise kreatif direktör olarak Helen Hunt’ı (Darcy McGuire) ajansa kreatif direktör olarak işe alır.
Bu esnada geçirdiği ufak bir kaza sonucunda kadınların aklından geçenleri okuma yeteneğini kazanan Nick, bu yeteneğini yeni kreatif direktörün ayağını kaydırmak için kullanmaya başlayacaktır.
Kadınlar ne ister? filminde pazar, müşteri ihtiyaçları, hedef kitle, müşteri deneyimi gibi konuların ele alındığını görüyoruz.
Örnek Aile / The Joneses (IMDB 6,4)
2010 yılında gösterime giren Örnek Aile (The Joneses) filminin başrol oyuncuları arasında dünyaca ünlü oyuncu Demi Moore (Kate Jones) bulunuyor.
Filmde ise aile rolü oynayan profesyonel bir hayalet pazarlama ekibinin yaşadığı etik ve duygusal dalgalanmalar anlatılmakta..
Detaya girdiğimizde ise hayalet pazarlama ile ilgili pekçok ayrıntının paylaşıldığını söyleyebiliriz. Normalde kapınıza gelen bir pazarlamacıyı evinize alır mısınız? Peki herkesin hayran olduğu komşunuz gerçekte bir profesyonel pazarlamacı olsa ve sizde bunu bilmiyorsanız? Üstelik o sizin kapınıza gelmiyor siz onu çağırıyorsanız neler olabileceğini düşünebiliyor musunuz? Bu filmde tüm bu soruların cevabını bulabiliyoruz.
Jones ailesinin sahip olduğu herşey (araba, saat, tv, telefon, golf sopası vs) aslında pazarlanması gereken birer üründür. Ailenin görevi yeni taşındıkları mahallede lüks yaşam tarzı ürünlerinin satılmasını sağlamaktır. Bunu başarabilmek için mükemmel bir hayata sahip dürüst insanlar olduklarının rolünü yapmalı ve mahalledeki en popüler aile haline gelmeleri gerekmektedir. Bunu başardıktan sonra ise artık tavsiye ettikleri ürünlerin satılmaması için hiçbir engel kalmayacak..
Filmi günümüze uyarlayacak olursak Jones ailesinin bulundukları mahallede birer influencer haline gelerek kulaktan kulağa pazarlama yaptıklarını söyleyebiliriz.
Son olarak filmin sloganını da sizinle paylaşmak istiyorum; “Onlar Amerikan rüyasını sadece yaşamıyorlar, aynı zamanda satıyorlar da“
Genç Çıraklar / The Internship (IMDB 6,3)
Eğlenceli bir komedi filmi olan Genç Çıraklar (The Internship) filminin başrollerini komedi filmlerinin vazgeçilmezlerinden olan Owen Wilson (Nick) ve Vince Vaughn (Billy) paylaşıyor.
Filmin konusuna gelecek olursak, Billy ve Nick bir kol saati markasının tecrübeli saha pazarlama çalışanlarıdır. Akıllı telefon kullanımının artması ile birlikte saat kullanımının düşmesi çalıştıkları firmanın beklenmedik bir anda kapanmasına neden olunca kahramanlarımız yeni bir başlangıç yapmaya mecbur kalır.
Filmde, tüm kariyerlerini geleneksel pazarlama unsurlarından biri olan saha pazarlaması üzerine kurmuş olan ikilimiz Google‘ın stajyerlik programına katılarak yaşanmakta olan dijital dönüşüme ayak uydurmaya çalışıyor.
Filmi konusunun dışında değerlendirecek olursak bu filmin aslında Google’ın uzun metrajlı kurumsal tanıtım filmi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu açıdan baktığımızda aslında filmin pazarlamayla direk alakası buradan kaynaklanıyor. Filmde Google’ın sahip olduğu kurumsal kimliğin, çalışma ortamının, çeşitliliğin ve çalışanlara sağlanan olanakların etkileyici bir şekilde sunulduğunu görüyoruz.
Dijital dönüşüme ayak uydurma vurgusunu ikilimizden bağımsız olarak filmin sonuna doğru da görmekteyiz. İkilimizle benzer bir şekilde dijital dönüşüme ayak uydurmakta zorlanan küçük işletme sahiplerinin de vurgulandığını ve Google için önemli (hedef kitle) olduklarını gösteren bir ekstra sahne daha mevcut. Filmi izleyenler arasında küçük işletme sahiplerinin de olacağını düşündüğümüzde yine bir Google’ın kendisini pazarlaması ile karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz.
Tüm bunların yanında filmde yaptıkları işin ne kadar önemli olduğu, takım ruhunun önemini ve yaşanan dijital dönüşüme ayak uydurmayı başarabilen tecrübeli insanlarada şans tanındığı mesajlarının verildiğini görüyoruz.
Bu filmi izledikten sonra Google gibi bir yerde çalışmak isteyenlerin sayısı mutlaka artış göstermiştir. Google’ın yapması gereken sadece kendisi için en uygun olanları seçmek olacak.
Bizim Adımız Kriz / Our Brand is Crisis (IMDB 6,1)
2005 yılında gösterime giren Our Brand is Crisis (Bizim Adımız Kriz) filminin başrol oyuncusu Sandra Bullock. Filmi Türkiye’da popüler hale getiren ise MHP genel başkanı Devlet Bahçeli’dir. 2018 yılında Antalya’da gerçekleştirilen il başkanları toplantısında MHP lideri filmin izlenmesini partililere tavsiye etmiştir. Sonrasında AK Parti’de Kızılcıhamam kampında filmi il başkanlarına izlettirmiştir.
Filmde güney Amerika ülkesi olan Bolivya’da gerçekleşecek başkanlık seçimlerinde başkan adayı olan Gonzalo Sánchez De Lozada‘nın seçim kampanyasını ABD’li bir PR Ajansı tarafından nasıl yürütüldüğünü görüyoruz.
Filmde siyasal iletişimci rolünde olan Sandra Bullock (Jane Bodine) sıradışı yaklaşımları ile seçilmesi pekte mümkün olmayan bir başkan adayının seçimleri kazanmasını sağlıyor.
Filmde kişisel markalaşma, itibar yönetimi, manipülasyon ve propaganda teknikleri ile halk tarafından sevilmeyen birinin kısa sürede nasıl sevilen bir hale getirebileceğini izliyoruz.
Annemle Yolculuk / The Guilt Trip (IMDB 5,7)
2012 yılı yapımı olan Annemle Yolculuk (The Guilt Trip) oldukça eğlenceli bir yol komedisi olarak karşımıza çıkıyor. Başrollerini Barbra Streisand (Joyce Brewster) ve Seth Rogen‘ın (Andy Brewster) oynadığı filmde benzeri olmayan bir organik temizlik ürünü üreten kimyager Andy Brewster’ın ürününü pazarlamak için annesinide yanına alarak şehir şehir gezmesi anlatılıyor.
Andy’nin ürettiği ürün her ne kadar başarılı olsada ürününe verdiği isim ve anlatmak için kullandığı yöntemler ön görüşme yaptığı firma temsilcileri tarafından anlaşılmasını zorlaştırıyor. Bu konuda annesinden ve firma temsilcilerinden gelen önerilerede kapalı olan Andy, başlarda zorlansa da en sonunda gelen önerileri değerlendirmeye başlıyor.
Filmi pazarlama açısından değerlendirirken ürün isminin, ürün paketinde / ambalajında kullanılan renklerin ne kadar önemli olduğunun yanında ürünün sahip olduğu özelliklerin herkesin anlayabileceği bir dilde sunulması gerektiğinin vurgulandığını görmekteyiz.
Bu konuda temizlik ürününün hedef kitlesinde bulunan Andy’nin annesi Joyce’un verdiği tavsiyeleri müşteri deneyiminin bir örneği olarak değerlendirebiliriz.
Teşekkürler
Arkadaşlar filmler ile ilgili kendi düşüncelerinizi farklı film önerilerinizi yorum kısmında paylaşarak içeriğin kalitesinin artmasına katkıda bulunduğunuz için şimdiden teşekkür ederim.
Leonardo DiCaprio’nun Para Avcısı filmi de eklenebilir mi acaba diye düşündüm.
Bu hafta kurucu filmini izledim ve yatırımcının ve firmanın ne kadar değerli olduğunu fark ettim aile gibi şirketlerinde bir bütünlük içinde herkezin tatmin edecek miktarda paralar kazanması; öneri ve talepleri bir bütünlük halinde olması gerektiği kantine vardım. Aksi halde filmdeki gibi fikirleriniz hayalleriniz bir başkasın olabilir.
Sigara içtiğiniz için teşekürle filminden benim anladığım 1 yaptığımız iş ne olursa olsun alıcısı kadar karşıtı olan bir kesimde olacak.2 lobi faaliyetleriyle insanlara ürünümüzü kolaylıkla benimseyebiliriz buna pazarlamada diyebiliriz .3 hasas olan mesleki sırlarımızı asla ikinci bir kişiyle paylaşmamalıyız.4 onlarla oturup mesleğimizi rahat konuşabileceğimiz arkadaşlarımız olmalı.5 işimizde başarılı olmak için bize inanan birileri olmalı anne baba eş kardeş veya çocuğumuz. 6 yaptığımız işte en iyisi olmak için uğraşmalıyız. 7 hepimiz hayatımızı daha iyi sürdürmek için yaptığımız işte başarılı olmalıyız. 8 büyük firmalar ürünlerini topluma kabul eritmek için çok uğraşmak ve farklı stratejiler geliştirmek zorundalar.
Hancock filmini izledim kişisel markalaşma itibar ve halkla ilişkiler açısından güzel bir filmdi çok güzel anlatılmış aksiyonla anlatılması ayrıca güzeldi mutlaka seyredilmeli butür filmler
Güzel bir film listesi olmuş. Ayrıca kendi yorum ve düşünceleriniz eklemiş olmanız yazıyı çok daha keyifli hale getirmiş.
Kadınlar ne ister filmini izledim pazarlama açısından baktığımızda ürün beya hizmet satmak istediğimiz kitleyi belirledikten sonra hedef kitleyi çok iyi tanımak ve ne istediklerini anlamak için kendimizi onların yerine koyup öyle düşünmek gerek ayrıca sayacağımız ürünü iyi tanımış olmak gerekiyor
Hangi filmi neden seyretmemiz gerektiği çok güzel açıklanmış elinize sağlık
Hocam Kurucu çok güzeldi eşim ve oğlumla beraber seyrettik. Onlarda çok beğendi. Filmde, firmalarının detaylarını bir yabancıya anlatmalarını doğru bulmadım. Karşı tarafın hırsı çok iyiydi. Teşekkürler
Süper gerçekten Teşekkürker😎👍
Teşekkürler Ertuğrul Bey, böyle bir set arıyordum tam da.
Bu Tür Filmler, Yazılar bide Böyle Güzel Yorumlarla Birleşince İnsana Girişimci Olmak İçin Şevk Veriyor…
Joy.da benim anladığım
İnsan sevdikleri için birçok zorluğu aşabilir.insanın bir fikri veya bulduğu bir buluşu varsa bunu mutlaka pratiğe dökmeli pratiğe döktükten sonra yasal prosedürleri yerine getirip tescil eritip patentini almalı daha sonrada fikrini veya buluşunu bir şekilde geniş kitlelere ulaştırmalı fikrini veya buluşunu kitlelere tanıtmak için azimli kararlı olmalı ve doğru yöntemleri geliştirmeli.
Kadınlar Ne İster (What Women Want) filminde, reklamcılık sektöründe çalışan Nick’in banyoda geçirdiği kaza sonrasında kazandığı yetenek ile herkesin aklından geçenleri okuma gibi bir tuhaf yeteneğe sahip olur. Hiçbir zaman cevabını bulamayacağımız “Kadınlar Ne İster” sorusuna, kadınların aklından geçen düşünceleri okuyabilme yeteneğini, hem işi hemde özel hayatı ve hatta kızı ile ilgili konularda yararına kullanmayı başarır. İş Hayatında gelmek istediği pozisyona atanan ve müthiş bir reklamcı olan Darcy’in düşüncelerini okuyarak, kendi fikriymiş gibi satmak isterken, Aşk ın içinde bulmuş kendisini… Her ne kadar komedi filmi olsa da, müşteri deneyimi, ürün pazarlaması ve ürünün pazarlanacağı hedef kitleyi tanımanın önemi konuları ele alınmıştır.
İlgi alanına yönelik olan filmler her zaman dikkatimi çekmiştir. Teşekkürler…
Pad man .filminden ben şunları çıkardım.Bazı toplumlarda var olan gelenekler toplumun madi manevi gelişimi önünde cidi engel teşkil etmektedir.toplum yararını geliştirdikleriniz tolum tarafından kolay kabul görmez.bir şeyi inanarak yapıyorsanız birazda yeteneğiniz varsa ve doğru insanlarla doğru yerde karşılaşırsanız mutlaka başaracaksınız.birşeyleri başardıktan sonrada sizi önemsemeyen hata dışlayan kişiler tarafından takdir edilirsiniz.
Listenizdeki filmlerin bir kısmını daha önce izledim. İzlediklerimden yola çıkarak söyleyebilirim ki gerçekten her pazarlamacı bu filmleri izlemeli. Listenizde bulunan fakat henüz izleme fırsatı bulamadığım filmleri ise peyder pey izleyeceğim inş.
Teşekkürler
Filmleri o kadar yüzeysel izliyoruz ki ayrıntılarda neler gizli olduğunun farkında olmuyoruz. Pazarlamacı gözüyle yaptığınız film okumalarınızı okuyuncu tabiri yerindeyse çakralarım açıldı..
Gerçekten her pazarlamacı bu filmleri izlemeli PadMan’i izledim bayıldım diğer önerilerinizide en kısa sürede değerlendireceğim inş
Film izlemeyi seven biri olarak, bakmakla görmek arasındaki farkı vurgulayan filmleri ayrı bir yerde tutarım. Bu listede bir kaç filmi izlemiştim ve feyz aldığım çok şey olmuştu. Kalan filmleri de kısa zamanda tamamlamayı düşünüyorum. Listenin uzaması dileğiyle şimdiden teşekkürler.
Sigara Icmediginiz Icin Teşekkürler, Amerika’nin Kültür Endüstrisini yansıtan bir film. 1910 yillardan başlayan Tütün Arastirmaları Akademisinin ortaya çıktığı dönemi yansitmasi bağlamında ve verdigi mesajların iceriklerini yansıtması açısından çok guzel bir filmdi.
Çok çok iyi bir film listesi olmuş..
Muazzam bir film listesi olmuş.. Elinize sağlık
Pazarlamacıların izlemesi gereken filmler listenizi daha da genişletmenizi rica ediyorum. Ayrıca dikkat çektiğiniz sahneler ve yaptığınız açıklamalar 10 numara elinize sağlık.
Çok güzel bir liste olmuş harikasınız..
Güzel bir liste ayrıca pazarlamaya yönelik konu değerlendirmesi nokta atışı olmuş.
Nick sayesinde doğru stratejilerle olaylar güzel bir şekilde manipüle edildi. Odak noktası güzel belirlenerek zararlı şeyleri bile güzel ve doğruymuş gibi gösterilebilir. Bu da biraz araştırma, etkileyici konuşma ile gayet mümkün. Film sayesinde bunu daha da iyi anlıyoruz.
Bu listedeki filmleri izlerken hem eğlendim hemde öğrendim.
Listedeki bazı filmleri daha önce izlemiştim filmlere yaptığınız yorumlar çok başarılı olmuş. İzlemediklerimi sayenizde farklı bir gözle izleyeceği saygılar…
Çok güzel bir liste olmuş emeğinize sağlık
Mükemmel bir film listesi olmuş başlıkta 10 adet demenize rağmen çok daha fazla filme yer vermişsiniz. Çok teşekkürler..
Muazzam güzellikte bir liste olmuş. Bir kısmını izlemiştim fakat bu yazıyı okuduktan sonra dikkatimi çekmeyen ne kadar fazla ayrıntı olduğunu farkettim.
Asılsız haberde Gerçek dışı haberlerin ve hayal ürünü hikayelerin anlaşılması halinde yapan kişininin konumunu kaybedeceğini anlatmışlar.fakat günümüz dünyasında medyada yer alan haberlerin ve hikayelerin .çoğunun yanlı ve bir kesimin ekonomik siyasi çıkarları doğrultusundan yapıldığını görmekteyiz.bu ülkemizde de bütün dünyada da böyledir.gönül isterki görsel ve işitsel medya tarafsız ve toplumun yararını gözeten haber ve hikayeleri bize ulaştırsın fakat böyle olmadığını yaşayarak tecrübe etmekteyiz.
Filmler ile ilgili yaptığınız okumalar çok güzel olmuş.
Bizim adımız kriz filmini izledim güzeldi teşekkürler gerçek dışı haberlerin medyaya haya ürünü olarak verilmesini anlatmışlar
Özellikle bu karantina günlerinde böylesine içeriklere çok ihtiyacımız var…
Oldukça güzel bir liste aynı zamanda yaptığınız film okumları ve kaçırmamamız gereken unsurları belirtmiş olmanız harika olmuş
Önerileriniz için çok teşekkür ederiz.
Kurucu, kadınlar ne ister ve padman’i izlemiştim.. Diğerlerinide listeme aldım.. Bu listeye “sosyal ağ” eklenebilir..
Pad Man için yorum yapıcam. Tek kelimeyle şahane bi filmdi. Bir insanın eşini, ailesini sevmesi ve onlar için birşeyler yapmaya çalışması o kadar mükemmeldi ki ; önce onları bu durumdan kurtarmak için eczaneden ped aldı ve çok pahalı olunca eşi kullanmak istemedi. O da pedi inceledi ve aynısını elleriyle yapmaya çalıştı, denedi, başaramadı, ilesinden, çevresinden tepkiler almaya başladı, dışlandı hatta cezalandırıldı. Bu sefer üniversiteye gitti, bilgi almaya, bilgi alamadı parası olmadığı için, bir bilgiyr sahip olabilmek için profesör ün evinde hizmetçilik yaptı, azmetti. Ve bilgiye bi çocuk sayesinde Google dan sahip oldu. Bu sefer borç aldı, makine üretmeye çalıştı, yine azimle denedi ve devam etti, hayellerinin peşinden gitmeye. Tam da ümidi kestiği anda Parti karşısına çıktı, ona inandı, destek verdi, onunla canla başla çalıştı. Sonuç: hayalini başardı ve ikinci plana atılan kadına değerini göstererek , onları iş güç sahibi yaptı.
Sevginin, hayalin, incelemenin, öğrenmenin, sabırın, azmin olduğu dolu dolu bir filmdi.
Teşekkürler Ertuğrul Bey 🙏🌼
Emeğinize sağlık,teşekkür ederiz.
” JOY” bir kadının hem anne, babasına, hem de boşanmış eşine, çocuklarına yetebilme becerisi. Aynı zaman da çocuklarının kırdığı bardağı temizlerken yaşadığı dönüm noktası, aydınlanmış, fikir üretmesi. Ve devamında hemen işe koyulması ve başarısız denemelere ve yapmıyorsun olmadı sözcüklerine rağmen devam etmesi ☺️. Kendi elleriyle kaderini değiştirmesi ve yine sağlam kişilik örneği ve sebat etmesi. İflasını imzalamasına rağmen şansını denemeye devam etmesi ve olumlu olması. Kendisine köstek olan ailesine de halen başarısız çalışmaları için bile destek vermesi de ayrı bir durum. Her şekilde ailesinin arkasında olan vefalı bi Kız evlat, anne, kardeş ve de eş.
Fokus ,hancock ve Joy beğenerek izlemiştim diğer tavsiye filmlerde çok faydalı olacak teşekkürler
Girişimcilik, iletişim, pazar, hedef kitle, bilinçaltı vb konuları barındıran mükemmel filmler. Pazarlamaya ilgi duyan herkesin izlemesi gerekli diye düşünüyorum. Önerileriniz için çok teşekkürler.
Merhabalar,
Bu hafta izlediğim Joy filminde gözlerim doldu diyebilirim. Hayal gücü çok büyük ve sürekli icatlar yapan bir kızın sorunlu bir ailede yetişmesiyle yeteneklerini kullanamaması, ama o girişimcilik ruhunun onda hep var olması. Her ne kadar ailesi ve başarısız sonuçlanmış evliliğinde yaşadıklarından dolayı kimi yerlerde özgüvensiz bir duruş sergilese de asla pes etmemesi ve inanması örnek niteliğinde. Tabi bence bu filmde gösterilen sadece icatlar yapmak ve hayallerinin peşinden inanarak gitmek değil, patent mülkiyet gibi haklarla ilgili de iyi bilgi sahibi olmak ve bu konuda doğru insanlara ulaşmanın ve gerçek bilgiye sahip doğru insanlar tarafından yönlendirilmesi ve resmi, ciddi konularda boşluk bırakmamanın da çok büyük önemi olduğunu görüyoruz.
Pad Man, filminde mücadeleyi hiç bırakmadan, utanç verici gibi toplum tarafından kabul görülen, kadınlar içinse çok özel ve önemli dönemleri için, değer verip önemseyen ve başta eşi, annesi ve kız kardeşleri olmak üzere tüm kadınlar için takdire şayan bir mücadele anlatılıyor. Azmi ile hiç pes etmeden tüm problemleri çözerek, herşeye rağmen üretimi yapıyor. Hep başına bela olan ve oturduğu bölgedekiler tarafından yanlış anlaşılıp dışlandığı pazarlama konusundaki yanlışı da Pari ile tanıştıktan, ve ondan geri bildirim aldıktan sonra çözüme kavuşuyor. Tüm emeklerinin karşılığını almış oluyor. Hayal edemediği kadar markalaşıp, ödülleri de alıyor. Bu filmde de görüldüğü üzere, üretim, pazarlama, satış, müşteri memnuniyeti, geri bildirim Markalaşmak için hepsi bir zincirin halkasıdır. Birinde eksiklik yada yanlışlık olması halinde, Markalaşma olamıyor. Ayrıca, gerçek bir hayat hikayesi olması ve başta eşine olan sevgi, ilgi, bağlılık ve verdiği değer muazzam…
The Pursuit of Happyness,The Founder, Focus filmlerini izlemiştim ve çok sevmiştim. Eminim diğer önerdiğiniz filmleri de beğenerek ve öğrenerek izleyeceğim. Öneriler için teşekkürler.
Annemle yolculuk filminde benim çıkarımım şöyle yeni bir ürün ürettiyseniz bu ürün mevcut ürünlerden çok daha kaliteli ve ekonomik te olursa bu ürünün tarımını iyi yapmazsanız emeğiniz boşa gider ürünü tanıtırken ürünün ismi kolay okunur ve basit olmalı ayrıca sunum yapılırken sade ve kafa karıştırıcı olmayacak şekilde sunum yapmak lazım 2 ci 3 çüncü kişilerden gelen tavsiyelere kulak verip değerlendirmek gerek.
Hocam önerileriniz için teşekkürler en yakın zamanda hepsini izleyeceğim 🤗
Bizim adımız kriz filminden benim anladığım toplumun isteği ve beklentisinin tam tersi olan politik figürleri profesyonel pazarlamacılar tarafından nasıl makyajlanıp geniş kitlelere kabul ettirildiğini çok iyi anlatmışlar .ayrıca pazarlamacıları başarıya götüren motivasyonun para kazanmanın yanında kişisel hırs ve karşı tarafla hesaplaşma arzusu olduğunu da anlatıyor
Listedeki bazı filmleri izlemiştim. Müsaadeniz ile bir öneride bulunmak isterim. “Frost/Nixon” filmi de bir itibar nasıl oluşturulur ve nasıl yok edilir konusunda çok başarılıdır.
Kurucu filminden çok etkilendim .
Ben kurucu filmini izledim ve anladım ki parayı bulunca ilk iş karıyı degiştiren erkekler sadece bizde değil amerikada da varmiş😅şaka bir yana gerçekten filme bayıldım bilgi ticaret marka satış ve daha bir çok konuda o kadar güzel örnekler varki soluksuz izledim ve sizin anlattıgınız insanı kâmil kelimesinin tamda yaşatan bir film bence nasıl insanı kâmil olunur ve nasıl olunmazın filmini izledim bir bakıma 👌
Öneriler harika 😀 severek hepsini ilgiyle izledim
Film önerileriniz için teşekkür ederim Kurucu filmini şimdiye kadar izlememiş olmam beni üzdü.
Founder filmini izledim. Ancak gerçekten anlattıklarınızla özellikle insanı kamil olma konusunda güzel örnek olan bir film. Filmden çıkartılacak en büyük çıkarımlardan biride söz uçar yazı kalır …
The Founder filmini derste izlediğimiz sahneler üzerine biraz ön yargılı bir biçimde izledim fakat sonra düşüncelerim değişti. sabit/yerinde saymaya meyilli işletmeler marka olamazlar. risk almak, güçlü yön-zayıf yön-tehdit ve ajantajlarımızı gözden geçirerek objektif bir biçimde kararlı adımlar atarak marka olunur. tabi ki her şeyin başında kişisel markalaşma 🙂 “karton bardak satıcısı” yaftası olunca kişisel markalaşma zor oluyor tabi ki 😀
öncelikle önerileriniz son derece harika, başlığa on film yazıp on iki film önermiş olmanız daha da harika :D,
ayrıca bu filmleri temel önermesini bilerek seyretmek ayrı bir zevk ve heyecan uyandırıyor, ellerinize sağlık
Film izlemeyi seven birisi olarak bu içeriği çok beğendim, özellikle filmlerle ilgili yorumlarınız ve IMBD puanları dikkat çekici olmuş. “JOY” filmini izlemiştim, kurumiçi girişimcilik çalışmaları kapsamında Hocamızın önerisiydi, çok da güzeldi… Şimdi sırada “The Founder” var.
Sigara İçtiğiniz İçin Teşekkürler / Thank You For Smoking filminde, sigara firmalarının politikaları üzerinden tüm kapitalist sistemi eleştiren bir mizah anlayışı hakim. Kısa sürede çok şey anlatmaya çalışılmış. Seçim özgürlüğü ve kişinin kendi iradesinin olduğu savunulmuş. Bunları yaparken de hem yüzünüzde tebessüm bırakıyor hem de düşündürüyor. Tavsiye ederim.
Thank you for smoking filmi için şunu söylemek istiyorum. Ana karakter Nick Naylor ne kadar insanlığa zararlı olan bir iş yapmış olsada bunu sadece işi olarak hareket eden ve sadece pazarlama odaklı bir karakter izletti bizlere.
Sigara İçtiğiniz için Teşekkürler şunu net bir şekilde ortaya koyuyor: Doğru argümanlarla bir zehri bile savunabilirsiniz.
Hancock filmi tanıtımın önemi açısından çok güzel ve katkılı bir film. Süperkahraman teması her ne kadar filmin yapısını değiştirse de anlatılmak istenileni anlıyorsunuz.
Sigara içtiğiniz için teşekkürler
Muazzam bir film , pazarlama odaklı,doğru strateji ile bir zehiri bile savunabilir,pazarlayabilirsiniz.
Teşekkürler hocam kesinlikle izlenmesi gereken bir film
Adidas ve Puma’nın Hikayesi
Ortaklar kardeş dahi olsa vizyonlar farklılık gösterdiği takdirde çok da uzun soluklu olmuyormuş.
Ayrıca bir fikriniz yada markanız varsa hiç bir yerde duyurmadan önce patentini almak çok çok önemli.
Joy filmi mükemmel bir filim. Kendine öz güveni tam olmayan bir bayanın kendini toparlayıp cesaretlendirip atağa geçmesi fakat çok fazla mücadele etmesi gereken bir sürece girip karşısına çıkan engellerle kimi zaman umutsuzluğa kapılsada mücadeleden asla vazgeçmedi ve sonunda hedefe ulaştı.Bana ise inandığım güvendiğim şeylerden,hayallerimden asla vazgeçmeden mücadele edip sonunda illaki hedefe ulaşacağımı hissettirdi. Yeterki istek,arzu,girişimcilik ruhu olsun gerisi zaten gelecek. Teşekkürler Ertuğrul hocam
Joy filmi hakkında; Filmin gerçek bir hikayeden esinlenerek yapılmış olması filmi de hikayeyi de daha ilgi çekici kılmış. Karakterin ne olursa olsun hayallerinin peşinden gitmesi,zorluklara karşı pes etmeyip çözüm odaklı düşünmesi benim en çok dikkatimi çeken kısım oldu. Belki çok parlak bir fikir belki değil ama bu fikrin arkasında ne kadar durduğun,nasıl pazarladığın,sorunlarla nasıl baş ettiğin önemlidir. Filmde çok güzel işlenmiş.
İki sene önce izlediğim JOY filmi hala belirli sahneleri ile aklımda. İnandığınız işte ısrarcı olmak gerektiğini, işi en iyi yapanın bildiğini, fikri mülkiyet haklarının her zaman önemle korunması gerektiğini bana anlatmıştı. Jennifer Lawrance’ın oyunculuğu da gayet başarılı idi 🙂 Tekrar tekrar izlenebilir…
Moneyball inanç, başarı ve yeni denemelerin anlatıldığı, biyografi spor filmi olarak düşündüğümden çok daha akıcı ve güzel bir filmdi.
“Joy” filmi sinematografik açıdan da konu bakımından da muhteşem bir film. Yıllar önce izlemiştim ancak tekrar izlemek çok iyi geldi. Bir başarı hikayesinden çok o başarıya giderken geçilen ve pek çok kişinin daha yarıya gelmeden geri döneceği bir yol hikayesi. Tüm olumsuzluklara, itirazlara karşı içinizde derin bir inanç ve pek tabi çaresizlik varsa yapmanız gereken tek şey sonuna kadar gitmek.
Asılsız Haber filminde, en çok dikkatimi çeken Steve in kişiliği; beden dilini çok iyi kullanıyor olması ki özellikle çok kolay yalan söyleyip inandırması ve kendinden şüphe edilmeyecek kadar uzun süre hayali olaylarla işinde başarı sağlaması. Kendisini iş ortamındaki herkese sevdirerek, sonsuz inançla ve güvenle arkadaşlarının Steve’i ısrarla savunarak editörü bu durum ile ilgili suçlamasını sağlıyor. Ve tüm herşeyi önce reddediyor, ki beden dili de bütünlük sağlıyor, sonrasında kabul ettiğinde de sanki hiç reddetmemiş gibi duyguları yaşatmayı da başarıyor. Özür diliyor, istediği cevabı ağlamasa da, pes etmeden Azimle kabul ettirmeye, onay görmeye çalışıyor.
Joy filminin öncelikle gerçek hayat hikayesinden alıntılanması çok etkileyici. Joy Mangano’nun çocukluğundan başlayan umut dolu hikayesi. Hiçbir zaman hayallerinden vazgeçmeyerek zorluklarla baş etmenin gerekliliğini vurgulamış film. İstekli ve hedef odaklı olunca bir de cesaret ile bir çok şeyle mücadele edebileceğimizi bize hatırlattı bu film. Teşekkürler.
Moneyball filmi hakkında; Film birden çok anahtar kelime barındırıyor. Her karakterin kendine has bir anahtar kelimesi var desek yeridir. Hatta en belirgin olanlarına bakacak olursak;
Billy: Filmde eski bir oyuncu şimdi ise ihtiyaçlar doğrultusunda takım oluşturan kişi. Fakat stabil tekniklerle kurulan takımın hep vasatta kaldığının farkında yeni bir fikir arayışında. Yeni fikri ise diğer kurucu üyelere kabul ettirmek zorunda. Billy için anahtar kelimem belki de ‘ikna kabiliyeti’ olur.
Peter: Billy’nin ihtiyacı olan yeni fikirleri bulmasını kolaylaştıran,analizleri ve gözlemleri kuvvetli bir asistan. Peter için anahtar kelimem ‘analiz ve gözlem’ olur.
Billy ve Peter’in yenilikçi,öncü,veriye dayalı bakış açısına ve/veya fikir arayışına dijital medya dersek bu fikirlerinin karşısında konumlanan takımın diğer kurucu üyelerine de -sizin dediğiniz gibi- geleneksel medya diyebiliriz. Bu dijital medya ve geleneksel medya çatışmasını çok güzel işlemiş bir filmdi. Önerdiğiniz için kendi adıma teşekkür ederim.
Hancock filmi hakkında; Amerikan sinemasında görmeye çok alışık olduğumuz ”süper kahraman” filmlerinden bir tanesi.Fakat çok daha farklı bir yerden ele alınmış olması hatta aslında temelinin süper kahraman konulu bir film olmasıyla bile çelişen bir film olması çok dikkat çekici. Alışık olduğumuz tü süper kahramanlardan farklı olarak Hancock’un kusurları var. Bu yüzden herkes şimdiye kadar kendi favori süper kahramanını seçerken Hancock hep nefret edilen,zarar veren bir süper kahraman olmuş. Aslında güç bakımından diğer kahramanlardan farkı yok. Uçuyor,ölmüyor,kurşun geçirmiyor,yaşlanmıyor… Ama Hancock yalnız,depresif,alkolik bir süper kahraman. Hata yapması kaçınılmaz. Kaş yaparken göz çıkaran bir süper kahraman. Bir halkla ilişkiler uzmanı gözlemleri sonucunda Hancockta olan sorunu anlıyor ve halkın gözünde imajını düzeltmek adına direktiflerde bulunuyor. Aslında eklenen bir süper gücü yok fakat bir halkla ilişkiler uzmanı insanların görmek istediği kusursuz süper kahramanı oluşturunca gerçekten halkın kahramanı oluyor. Filmin sonu bu bahsedilen kısımların dışında bitse de film gerçekten salt yeteneğin hiçbir zaman yeterli olamayacağını,bir imaj yönetimiyle herşeyin çok daha parlak gözükebileceğini gösteriyor. Önerdiğiniz için teşekkürler
What Women Want filmi hakkında; Başroldeki Nick başarılı ve terfii bekleyen bir reklamcıdır. Fakat kendisinin yerine şirkete yeni gelen Darcy getirilir. Hedef kitlesi kadınlar olan bir kampanya için çalışmaya başlayan ekipte göze çarpmak üzere uğraşlara giren Nick bir kaza sonucu kadınların aklından geçenleri duymaya başlar. Başlarda bu özellikten çok rahatsız olan Nick,daha sonra bu durumu kadınları anlayabilmek adına kullanmaya başlar. Hatta Darcy’nin aklından geçenleri de bu özellikle duyup kampanya için kullanmaya başlar. Öyle ki patronu Darcy yerine Nick’in çok daha iyi bir reklamcı olduğunu düşünüp Darcy’i kovmuştur.
Bu filmde bir reklamcının hedef kitlesine en uygun kampanya için hedef kitlesinin ne yaşadığını,ne düşündüğünü,ne istediğini tam olarak anlayabilmesi gerektiğini hatta bu uğurda zaman zaman deneyim kazanmaya çalıştığını da izlemiş olduk. Önerdiğiniz için teşekkürler
Bizim Adımız Kriz filminde bence ilk olumsuzlukta pes etmek yerine onun üstüne giderek onu iyi bir strateji ile başarı adım adım gidelebileceğini anlatıyor. Aslında güzel bir film benim hoşuma gitti ama kullandıkları slogan onları gerçekten bir krize soktu.
Fokus filmi hakkında; Film bir dolandırıcılık/hırsızlık ekibi ve bu ekibe katılmak isteyen bir kadın hakkında. Bu ekibin çok profesyonel olması ve dolandırıcılık için neredeyse tüm pazarlama tekniklerini kullanması gerçekten hayranlık uyandırıcı. Öyle ki ekibe katılmak isteyen kadının bile -potansiyeli olduğu için kabul edilmesine rağmen- tüm bu hileleri ve teknikleri anlamayacağı kadar ustalıkla yapılması ve çok inandırıcı olması oldukça profesyonel bir ekip olduklarının göstergesi. Önerdiğiniz için teşekkürler
Moneyball filminde başarıya giden meşakkatli yol vurgusunun haricinde, denenmeyeni deneme ön plana çıkıyor. Derslerde de belirttiğiniz gibi herkesin kullandığı anahtar kelimeler yerine daha spesifik kelimeleri tercih ederek kalabalıklar arasından sıyrılabiliriz.
The Pursuit Of Happyness filmi hakkında; film yine gerçek hikayeden uyarlanma biyografi tarzı bir film olduğu için yine daha çok heyecanlanmama ve filmin içindeki duygulara daha fazla hakim olmama sebep oldu. Ki bunda Will Smith’in -neredeyse- tartışmaya kapalı olan oyunculuğu da bir etken. Film maddi sıkıntılar yaşayan bir aileyi konu alır. Öyle ki başrol Chris’in eşi artık dayanamayarak evi terketmiştir. Filmin başından beri Chris’in oğluna olan sevgisi gösterilmeye çalışılmış ve sonucu olarak evden ayrılan eşinin çocuğu almasını kabul etmeyip oğluna kendisi bakmak istemiştir. Ayrıca bu maddi sorunlar sadece eşiyle değil tüm çevresiyle olan ilişkilerine zarar vermiştir. Fakat filmde sürekli olarak hikayenin ilerisinde olacakaları ve/veya verilmek istenen mesajları ufak detaylarla ve figürlerle gösteriyor olması daha çok ilgimi çekti diyebilirim. Örneğin; Chris’in eşiyle tartıştığı sahnede duvarda güneş figürünün gösterilmesi ileride olacak bir umudun habercisiyken bu beklentiyi karşılar nitelikte iş görüşmesi için telefon geldiğinde yine güneş figürünün gösterilmesi gibi. Veya evsizlerin kalacak yer için sıraya girdikleri sokak sahnesinde yoldan lüks bir araç ve eğlenen gençlerin gösterilmesi aslında sisteme yapılan eleştirinin en detay ama ilgi çekici hali denebilir. Tüm bunların yanı sıra Chris’in zekası ve bu zekayı kanıtlama umudu en önemli çıkarımlardan. Bu film için çıkarılabilecek ‘anahtar kelimeler’ bence şöyle sıralanabilir: azim,sabır,dürüstlük,pratik zeka,kendini kanıtlama,çaba gösterme.
En çok dikkatimi çeken replik ise: Chris’in Christopher’a basketbol oynarken söylediği ”Hayallerinin peşinden koş. Kimsenin sana ne yapman gerektiğini söylemesine izin verme, bu baban olsa bile!” Öneriniz için teşekkürler
Padman filmi hakkında; Film Hindistan’ın kırsal bir köyünde geçiyor. Özellikle kırsallarda tabu olarak görülen konulardan olan menstruasyon döneminde kadınların hijyenik pedlerin çok pahalı olmasından ötürü hijyenik olmayan çözümler üretmelerine sebep olmuş ve utanılacak bir hadise olarak görülmesiyle başlayan bir hikaye anlatılıyor. Yine gerçek bir hikayeden esinlenilmiş bir film olduğu için heyecanlandırdı beni. Bir girişimcinin geçmesi gereken tüm aşamaları,zorluklarıyla,mücadeleleriyle ve mutlu sonuca bağlanmasıyla tek tek basamaklar halinde göstermiş bir film. Önce sorunu tespit ediyor. Daha sonra çözüm üretmeye çalışıyor,müşteri dönütleriyle üretilen çözümü geliştiriyor, bu esnada bir çok zorluklardan geçiyor,ama pes etmeyip çözümünü geliştirmek için uğraşıyor. Müşteri bulamadığı için kendisinin denemek zorunda kaldığı bir sahne bile var ki durumun ne kadar trajikomik olduğunnu da gösteriyor. Ama başarılı olmak için sadece düzgün görünmenin yeterli olmayacağını biliyor ve sürekli buna vurgu yapılıyor. Bu yüzden işe yarayıp yaramadığını kendisi test etmek zorunda kalıyor. Daha sonra ilk müşterisine sunuyor ve yardımcı olabilecek tavsiyelerle ürününü geliştirirken ilk müşterisi aynı zamanda ürünün pazarlamasını ve satışını da üstleniyor. Köylerde müşteri olan kadınların ekonomik özgürlük ve istihdam sağlanmak üzere işçi olarak yetiştirilmesiyle devam ediyor. Ve tabu olarak görülen,utanılan bir konunun aslında nasıl hayatları değiştirebileceğini açıkca gösteriyor. Daha sonraki sahneler bu girişimcinin başarısının ödüllendirildiği sahneler.. Bu filmi önerdiğiniz için teşekkürler
Shattered Glass filmi hakkında; yine gerçek bir olayın konu olarak seçilmesi heyecan vericiydi. Sizin de özet kısmında bahsettiğiniz gibi kişisel markalaşma adına yapılan haberlerin itibarı nasıl yükselteceğine,yapılan hatalar sonucunda da nasıl yok edileceğine şahitlik ettik. Editörün genç/toy olması,takdir kazanmak ve saygınlık görmek uğruna sonucunu düşünemediği hatalar yapması aslında meslek ahlakını hiçe sayması hatta belki meslek ahlakından bihaber olması gibi sonuçlar çıkartılabilir. Bu filmdeki anahtar kelimeler; dürüstlük, meslek ahlakı olabilir. Önerdiğiniz için teşekkürler
Our Brand is Crisis filmi hakkında; Film yine gerçek hayat uyarlaması hatta belgesellere,dizilere ve bu film dışında başka filmlere daha konu olabilecek çok sağlam bir hikayeye sahip. Öncelikle film tamamen iletişimin nasıl kurulması gerektiğini temele alan bi film. Tamamen iletişim teknikleri(hileleri) dersleri verilmiş. Sırasıyla değinemk istediğim noktalar şöyle; ”Adamı hikayeye uyacak şekilde değiiştirme,hikayeyi adama uyacak şekilde değiştir” alıntısı siyasal iletişim açısından en çok gözden kaçırılan fakat kazanma garantili taktik olabilir. Sadece siyasal iletişimle de sınırlandırmaya gerek yok aslında. Olmadığı biri gibi davranan herhangi biri bir noktada rolden çıkıp kendi gibi davranmaya başladığında tutarsızlık gözlenir ve güvensiz biri olduğu izlenimi verir. Bunun önünü almak için bu alıntı altın değerinde bence. İmajın kişiye uygun tasarlanması kuşkusuz en doğru olanı.” Umut arıyorlarsa her zaman yeni adamı seçerler. Ama korktuklarında savaşa uygun bir lider ararlar.”
Aklıma birçok siyasi lider geliyor örneklem açısından fakat en risksiz eleştiri yapabileceğim kişi Trump sanırım. Onun üzerinden örneklemek isterim. Adaylığından başkanlığına (hala) kadar olan tüm süreçte rakiplerine hatta seçmenlerine bile hakaret,taklit vb gibi bir tarz takındı. Fakat hiç kimse onun bu tavrını değiştirmeye çalışmadı. Hikayeyi ona uydurup aedına’dobralık’ ediyince sempati kazandırıldı.
Algı yönetiminde en önemli kısımlardan biri de hiç şüphesiz jest ve mimikler. Filmde adayın yapacağı her hareket ustaca planlanmıştı ve bu yine ‘aslında duyduğumuza değil gördüğümüze daha çabuk ikna oluruz’un bir göstergesidir. Örnek; kameraların karşısına geçerken ceketini çıkartıp kollarını sıvamasının istenmesi aslında bu iş için sürekli çalıştığı izlenimini yaratmak amaçlıdır. Ya da talkshow esnasında kameralara bakarak ağlaması samimiyet, duygusallık,içtenlik göstergesidir.
Sadece jest ve mimiklerle değil yapılacak olan her konuşmada adayın her kelimesi titizlikle tek tek seçildi. Halkta antipati oluşturmayacak türden konuşmalar yaptırıldı ve halkın güvenini ve saygısını kazanmak amaçlandı.
Strateji uzmanının rakibin yapacakları hakkında öngörülü ve planlı olması da çok etkileyici bir kısımdı.
Fakat öngörü özelliğini sadece savunmada kullanması yeterli gelemeyecekti bu yüzden savunmada kalmayıp karşı saldırıya geçti ki bu asıl filmin heyecan verici kısımlarına geçişti. Saldırırken tutarlı,doğru şeyler dışında uydurma saldırılara da yer vermeleri aslında etik olmayan fakt doğru hamlelerdi. Yapılan alıntı tam yerindeydi ”İnanmayacaklarını biliyorum,sadece onları yalanlarken görmek istiyorum”
Fakat siyaset nedir sorusunun cevabı niteliğinde bir sahne izledik. Halkın güvenini kazanmak için çok iyi bir hamle olarak verilen bir sözün seçim kazanılınca tutulmaması…
En son sahne strateji uzmanının atlıkarıncadan inmesiyle bitiyor. Bir gün hepimizin atlıkarıncalardan inmesi dileğiyle diyeyim.
Bu film hakkında çok daha fazla yorumum var çünkü izlediğim ‘çok iyi filmler’ kategorisine alınması kaçınılmaz ve müthiş ders veren sahnelerin birleşiminden oluşan bir filmdi. Önerdiğiniz için teşekkürler.
Kadınlar Ne İster: Evin banyosunda beklenmedik kaza Nick’in yeni yeteneğinin çıkmasına vesile olmuştur. Bu yetenek kadınların zihnini okumaktır. Nick, bu yeteneği başta sevmese de zamanla sevmiştir. Çünkü işine yarayacak şekilde kullanmaya başlamıştır. Hatta patronunun zihnini okuyarak yükselmeyi hedeflemektedir. Ancak her şey Nick’in planladığı gibi gitmemektedir.
Hancock filmini izledim.Kişisel markalaşma,marka yönetimi konusunda çalışma yapanlar için iyi bir film.
Filmin bir çok yerinde notlar alınıp üzerinde düşünülmesi gereken,düşünülmesi ve incelenmesi gereken bir film.
Ürün,hizmet satan kişi yada kurumların mevcut ürün yada hizmeti ile ilgili markalarına değer katacak ;sürüden ayrılacak özelliklerini göstermeleri gerekir.
Satışta verilen eğitimlerde mor inek olmaktan ;öneminden bahsedilir.
Müşteriler sizden alacakları hizmet yada üründe farklı ne görmeliler yada sizin farkınız nedir ki sizi tercih etmeliler.
Ertuğrul bey;kişisel markalaşma ile ilgili yazısında olması gerenleri içerikleri ile güzelce yazmış.
Ancak konu ne olursa olsun öğrendiklerimizi uygulamaya başladığımızda hedefimiz ile ilgili farkındalıkları görebiliriz.Ve biz neyi yapabiliriz kendimizi tanımak adına ;aynaya bakmak adına her şey bizim elimizdedir.
İnsanın bir yola çıkması zordur. Hedef koyup adımlarını ona göre atması yada atmaya çalışması gerek.
Konu ile ilgili ne varsa öğrenip uygulamaya çalışmalıki büyük resim ortaya çıksın.
Hancock filmini daha önce izlemiştim. Bu hafta kişisel markalaşma konusuna dikkat ederek yeniden izledim. Sahip olduğunuz yetenek ne kadar çok olursa olsun, bunu doğru şekilde sunmadığınızda gereken ilgi ve itibarı görmeyecektir. Filmdeki kişisel markalaşma detayını satmak istediğimiz ürün ve hizmetlerle bütünleştirirsek, sattığımız ürün yada hizmet ne kadar iyi olursa olsun kişisel markalaşma ve itibar yönetimini doğru yapmazsak başarısız olma ihtimali vardır. Son dönemde sosyal medyanın hayatımıza fazlaca girişi sebebiyle , aslında çok da önemli işler yapmasalar da popülerlik seviyelerini artıran ” ünlüler” görmekteyiz. Fazlaca bilgi ve içerik görmek kafaları karıştırabiliyor. Aynı şekilde ürün kirliliği oldukça fazla. Bu dönemde doğru kalmak, doğru dili kullanıp kendimizi doğru ifade etmek ve tabi ki bunları karşı tarafın doğru anlamasını sağlamak oldukça önemli.
Hancock hayat kurtarıyor. Hayat kurtarırken çevreye verdiği zarar o kadar fazla ki sağladığı fayda gölgede kalıyor ve takdir yerine öfkeyle karşılanıyor. Ona göre nasıl yaptığı önemli değil, sonuçta hayat kurtarıyor, bu nedenle aldığı tepkiler onu da öfkeli yapıyor.
Hancock hayat kurtardığı için takdir görmek ve sevilmek de istiyor aslında. Halkla ilişkiler uzmanı Ray Embrey’nin yardımıyla bunu nasıl yapacağını öğreniyor.
Doğru Hedef + Doğru Eylem = Başarı
Hedef; sevilmek ve takdir görmek
Eylem; güçlerini kontrol altına al, öfkeni kontrol et, iletişim kur, takdir et, imajı oluştur (sakalını kes, temiz ol, duruşuna uygun kıyafet giy)
Başarı; Halk Kahramanı (Süper Kahraman)
Filmde birde halkla ilişkiler uzmanı Ray Embrey’nın “İyi Yürek Sembolü” var. Destek bulamıyor ve görmezden geliniyor. Ama o vazgeçmiyor. Sabır, azim ve inanca bu şekilde vurgu yapılıyor bence. Bazı başarıların yolu daha uzun olabiliyor, ne kadar işin ehlide olsanız.
Öncelikle film tavsiyeleri için çok teşekkür ederim. Makale içeriğinizi de gayet iyi buldum. Hancock filmini ilk defa izliyorum. Fikrim, filmde kişisel itibar konularına daha çok yer verilebilirdi. Ancak yine de kişisel markalaşmaya yönelik alınacak dersleri veriyor. Diğer filmleri de izlemek için sabırsızlanıyorum.
Hancock filmi için ; Super kahraman denilince akla kusursuz özellikleri olan ,sevilen ,hatta örnek alınan bir karakter gelir aklımıza…
Burada farklılığı ele almış filmin konusu .
Son derece kusurları olan, sevilmeyen,dışlanan,serseri ve zarar veren bir kahraman ile karşı karşıya bırakıyor bizleri.Ne tarz bir film olarak yorumladığımda içerik o kadar iyi pazarlanmis ki izleyicide sürekli olarak farklı beklentiler meydana getiriyor ,bir nevi izleyiciye melankolik bir tat bırakıyor . Müzikleri özellikle içeriğe temaya uygun Snoop Dogg şarkıları ve efektleri ile hem sürükleyici hem izlenmesi için heyecanlandıran iyi pazarlama sahneleri ile Charlize Theron ve Will Smith ikilisinin uyumu. Tıpkı kendin ile özdeşleşen işi yapmak gibi . Kısacası insanların görmek istediği yerden baktirirsak elimizdeki süper bir kahraman olabilir 🙂
Tüm filmleri vakit buldukça izleyeceğim.
Hancock filmini çok önceleri izlemiştim ama hiç bu gözle bakmamıştım.
Filmin başrolünü bir ürün veya marka gibi düşününce – bu kendimiz, mesleğimiz ya da ürettiğimiz ürün de olabilir – halka ilişkiler ve tanıtım faaliyetlerinin önemi ortaya çıkıyor. Doğru bir tanıtım stratejisiyle ya da reklam kampanyasıyla zedelenen itibarımız yükseltebiliyoruz. Güvenilirliği ve tanınırlığı artırabiliyoruz. Ürün ya da marka için de bu faaliyetlerle hedef kitlemizi genişletebilir ve insanların sıkça bahsettiği marka, Ürün olabiliriz. Tabi bu ustalıkla profesyonelce hazırlanmalı sanırım.
Bu makale ve sizden aldığımız eğitim sayesinde bakış açımızı genişlettiğiniz, ‘Bir de bu yönden bakın’ dediğiniz için teşekkür ederim.
The Founder, Cumartesi akşam dersiniz bittikten sonra bu filmi tavsiye edeceğinizi bildiğin için hemen izledim. Tek kelimeyle girişimcilerin direkt ufkunu açacak, heyecanlarını canlı tutacak bir film👍 Hancock sonrası pazarlama, girişimcilik konusuyla ilgili izlediğim 2. Film oldu. Bu pazar günü izlemek için listenizden ben de ayrıca bir film seçeceğim. Bu güzel film listesini oluşturduğunuz için tekrar teşekkür ederim.☀️
Çok etkileyici bir film gerçekten. Etik değerler açısından yanlış bir yol izlese de başarıda cesaret ve kararlılığın ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. ” şans cesurdan yanadır”
Founder ikinci kez izlediğim güzel bir film. Günümüzün en tanınan markalarından biri olan Mcdonalds’ın kurulmasının yaratıcı bir plan ve büyümesinin ise sınırsız hırs olduğunu çok akıcı bir şekilde anlatıyor.
Founder filmi hakkında ; Film her ne iş yapacak olursak olalım kararlılıgin azmin ve başarının öyküsüne güzel değinmiş . İyi bir fikriniz olsa bile yeterince inatçı değilseniz ne zekaniz ne de eğitiminiz işe yarar . Ray bunu izleyiciye ve kendisine defalarca söylüyor . Sanırım Risk yoksa zaferde yok en iyi örneği.
Merhabalar, founder filmini izledim.Büyümek ve markalaşmak için azimli, hırslı, kararlı, pratik zekalı ve çözüm odaklı olunması gerektiğini anladım. Keşke MC kardeşler bu kadar kolay harcanmasaydı, saf dışı kalmasalardı ama büyük balık küçük balığı yutar mantığı herhalde. Baskın ve kararlı olmak, kazanan tarafın en büyük özelliği.
Merhaba founder filmini daha önce de izlemiştim hatırlamak adına tekrar izledim. Sonuç olarak hırs, cesaret, çok istemek ve geleceğe başka Bir gözle bakmak. Önemli çok iyi bir fiikriniz olması önemli değil o fikri beslemek hayata geçirmek ve ileriyi görmek en kıymetli olan. İsim ve logo nun çarpıcı olması tâbi,Çok marka var ama onların içinden sıyrılıp dünya devi olmak bu oluyor işte
Founder filmini izlememistim ancak hikayesini biliyordum, girişimciliğin ruhunda bolca kararlılık olmalı sanırım.
Hancock filmi hakkında; genel olarak gözlemim reklam ve algı üzerine. Hep deriz “reklamın iyisi kötüsü olmaz reklam reklamdır”. Filmde kahramanımız kurtardığı insanlar sayesinde büyük bir reklam oluşturuyor fakat insanları kurtarırken çevreye verdiği hasar kötü bir algı oluşturuyor. İlerleyen süreçte kahramanımıza yapılan bir imaj çalışması ile bu algının zamanla iyi yönle değiştiğini görüyoruz. Burada düşünülmesi gereken şey reklam kötüde olsa firma veya kişi konusunda kötü algı oluştursa da bu reklamı yapmak bilinirliği artırdığı için bir avantaj mıdır? İlerleyen süreçte başarılı bir imaj çalışması ile bunun önüne geçmek hep iyi giden bir algı ve reklam yönetiminden daha mı başarılı olur?
Merhabalar,
Adidas ve Puma Hk:
İki zıt karakter ve yetenek olmalarına rağmen birbirlerini tamamlayan iki kardeş, nitekim büyüme ile beraber tamamlama değil, zıt karekterleri, bakış açıları ve prensipler daha ağır bastı. Savaş şartlarında bile yılmadan kararlı bir şekilde fırsatları değerlendiryorlar.
Her film motivasyonu arttırıyor. Teşekkürler
Founder filmi hakkında; film aslında hayatta başarılı olmanın belki de tek kuralını anlatıyor. Kararlılık!
Merhabalar, Thank You For Smoking filmi, zararları inkar edilemeyecek düzeyde olan en zorlu ürün sigaranın bile doğru konuşma sanatı ve stratejiyle nasıl pazarlanabileceğini, karşıtlarını nasıl manipule edebileceğini gösterdi. Filmden paylaşmak istediğim kısa kesitler de var. Nick Naylor’un özel uçağı tercih etmemesi… İnsanlarla seyehat, durak vb iletişim kurması (yani piyasa araştırması yaparak insanların gençlerin alışkanlıklarını gözlemlemesi)… Sigarayla seksi ve havalı tanımını tamamlayıcı hale getirmeye çalışma fikri (yani sigara içen seksi ve havalıdır değil de, seksi ve havalı ünlüleri kullanırsak gençler sigarayı seksi ve havalı bulur diye düşünülmesi aslında)… Influencer fikri kendine ait olduğu halde, Nick’in fikrini (diğer söz sahibi kişiye) kendi fikri gibi gösteren patronu Biar’a “Senin fikrini çok beğenmiş” demesi (yani politik, stratejik ve sakin bir konuşma sanatı)… Tabi daha birçok dikkat çeken nokta var. Ben filmde başrolün, sağlık ve insan etiği kısmından çok pazarladığı ürünü ters köşe cevaplar, fikirler ve strateji ile temize çıkarma yeteneğine yoğunlaştım ve beğendim. Geçen hafta izlediğim Founder ve bu hafta izlediğim Thank You For Smoking filmlerini pazarlama tavsiyesi ile değil de yüzeysel izleseydim belki de bu denli beğenmeyebilirdim. Tekrar teşekkürler.
Sigara içtiğiniz için teşekkürler neredeyse içen kişiler sevinecek. O denli bir savunma, doğru pazarlama, doğru konuşma, ifade ne kadar önemli. İnsanlara subliminal mesajlar göndererek, bir şekilde itibar yönetimine devam ediyorlar. Kişilerin karakteristik özellikleri, sektörel çıkar ilişkileri, insanların hayatları üzerinden kazanılan büyük paralar.. Bazen doğru pazarlama ürün ne kadar yanlış olsa da işe yarayabilir.
Thank You For Smoking; filmde sağlığa zararları olan sigaranın nasıl pazarlanabileceğini gösterdi.
Sırf ünlü biri sigara içiyor diye hayranlarının da sigara içmesi doğru değil. Pazarlama yapılırken insan sağlığına zarar verecek tanıtımlar üzerinden kazanılan paralar doğru pazarlama değil.
Joy filminde 2 çocuk annesinin ailesine bakmakla sorumlu oldugunu anlatip, küçüklükten gelen yaratıcılığıyla ve ananesinin manevi destegiyle guven kazanıp, kendi uretmis oldugu ürünü uretimden, pazarlamasina kadar tum asamalarini anlatan guzel bir film. Joy’un kararlı, hırsli ve ürününün arkasında olmasi cok dikkatimi cekti. Zorluklara karşı pes etmeyip çözüm odaklı düşünmemiz gerekiyor. Ürettiğimiz ürünün de patent, sozlesme ve telif haklarimizi almamız gerektiğini çok iyi vurgulamış.
Bir fikriniz olduğunda ve hayata geçirmeye çalıştığınızda destekten çok eleştirilere maruz kalırız. Joy filminde de aynen öyle oldu. Bir yandan destekliyormuş gibi görünen ama öte yandan birçok olumsuz söz söyleyen bir sürü kişi. Hiç birşey kolay değil. Mücadele mutlaka gerekli. Kaç kişi acaba tüm bu yaşanan sorunların içinde vazgeçerdi. Eminim çoğunluk öyle yapardı. Bunun yanında sorunları çözme şeklinde oldukça kolay görünen imkanlara sahip oldu Joy. Her zaman bu kadar şanslı da olmayabiliriz.
Gerçek bir hikayeye dayanan film 2 cocuklu boşanmış ve gençlik hayallerini ıskalamış JOY’un sıfırdan aile şirketi imparatorluğunu kurmasının öyküsünü anlatıyor.Gunumuzde de bir çok zorluğun üstesinden gelen pes etmeyen bir çok insanımız var …
Merhabalar,
“Kadınlar Ne İster?” filmi hk.
Daha önce izlediğimde de filmi beğenmiştim. Tabi romantik komedi bakış açısıyla izlemiştim. Film, müşteri deneyimi, ürünün doğru pazarlama için pazarlanmadan önce test edilmesi gerekliliğini, cinsiyet ayrımı yapmadan yaratıcı olabilmesi açısından yorumların alınmasını, deneyimlerle hissederek farkederek, üzerine düşündürerek fikirlerin gelişmesini anlatıyor.
Bunun dışında yaratıcı fikirlerin; nasıl bir çabayla ve aslında bakmakla görmek arası farkla doğal süreçte geliştiğini, yaşayanların ve hissedenlerin deneyimleri daha iyi aktarabileceğini Nick’in kadınların düşüncelerini okuma anlamında kazandığı doğa üstü yeteneği ile vurgulamış.
Adidas ve Puma’nın hikayesinde aslında üretim ve satışın iç içe ve birbirlerinden ayrılmaz bir bütün olduğunu bir kez daha görmekteyiz. Uzun yıllar satış departmanında çalışmış biri olarak, bir çok kişinin üretim ve muhasebe departmanlarının işimizi küçümsediğine şahit oldum. Teknik işler karşı tarafa daha karmaşık görünürken satış oldukça basit algılanmaktadır. Aslında satışın da kendi içinde bilinmesi gereken teknikleri vardır. Bununla birlikte kardeşler arasında yaşanan sorunların çoğunda kişisel çıkarımlar ve kibir yer almakta. İyi bir takım olup, güçlerini birleştirmeyi seçmeleri onlar için faydalı olacaktı. Sonuçta ikisi de markalarını iyi bir yere getirmeyi başarmış. O günün savaş şartlarında iyi ayakta kalıp mücadele edebildiler.
Bu hafta izmememizi önerdiğiniz 2 film vardı.
Kadınlar ne ister ?
Bu film den, pazarlama açısından çıkardığım ders; müşterinin yerine kendine koyarak müşterinin ihtiyacına yönelik reklam yapmak
Diğeri Adidas ve Puma’nın hikayesi
Bu film izlememiştim ama bu iki kardeşin hikayesini daha önceden okumuştum. Bir çok sonuç çıkardım bu filmden.
Bizlere filmeleri izlerken farklı bakışaçısı geliştirdiğiniz teşekkürler hocam 🙏
Padman çok etkileyici bir film. Zaten gerçek bir hikayeymiş. Bir şeye inanmak, bir çok şeyini hatta neredeyse hayatındaki herşeyi kaybetmek pahasına inandığı şeyden vazgeçmeden mücadele etmesi ve sonunda başarılı olmak mucizevi. Bir fikrimiz olduğunda bunu hayata geçirmekte bir çok engelle karşılaşabiliriz. Filmin içinde güzel mesajlar var.
Asılsız haber filmi aslında bize kişisel markalaşma sürecinde övgü toplama ve yükselme hırsının bazen yanlış yollara sapmamıza neden olabileceğini gösteriyor.
Karakterimizin iyi editörden kastı aslında kontrol etmeyen ne olursa olsun yanlışların dahi arkasında duran kişi ama aslında burada iş başka arkadaşlık başka sözünü hatırlatıyor…
Pazar araştırmasının rakiplerin incelenmesinin tüm sektörlerdeki önemini bir kez daha görüyoruz.
İş ahlakı uzun süreli başarıyı getiriyor, illegal yollara sapıldığında kısa süreli başarı yakalansada yalanların ortaya çıkması ile kişisel markamız ciddi hasar alıyor…
Merhabalar,
Asılsız Haber filmi;
Rakipleri takip ve analiz etmek sadece analiz yapan firmayı aydınlatmadı. Rakibi de aydınlattı. Rakip firmaları analiz etmenin öneminin yanı sıra dergide bir içeriğin sadece metin değil görsellerle de tamamlanmasının önemini kavradık. Birçok onay aşamasından ve avukatlardan geçen bir yazının yazarı güçlü iletişim ve eğlenceli özelliğiyle kendini sevdirip hikayelerine inandırıyor. Burada arkadaşlık ve eğlenme/iyi vakit geçirme ilişkisinin dengede tutulamayarak işte kontrol ve belge, ses kaydı, fotoğraf vb kayıtların tutulması anlamında boşluk açtığını gördük. Ayrıca editör Chuck profesyonel davrandı.
Bu arada filmi izlerken Steeve ‘in yüzsüzlüğüne sinir olmadım değil 🙂 Filmin bir yerinde Steeve, başka bir yazara yazının güvenliği ile ilgili ahkam kesiyordu. Dergi yazarı değil, senaryo yazarı olmalıydı.
Teşekkürler tavsiye için…
Kazanma sanatı, tam bir sanat gibi işlenmiş bir başarı. Bilinenin aksine farklı bir yol denemek her zaman kolay olmayacaktır. Doğru oyuncuları, doğru istatistiklerle oynatmak başarıyı getirecektir. Kelimeler bizim oyuncumuz ise anahtar kelimeleri ve metin içerik oluşturmadaki doğru kullanmak web sitesinin başarılı olmasını sağlayacaktır.
Merhabalar,
Padman;
Derste de daha önce film yorumumu aktardığım gibi Padman’in Hindistan’ daki tüm kutsallara ve tabulara karşı doktor bilimselliği ile duruma yaklaşması çok şaşırtıcı. Padman’in ülkesinin tabularını görmezden gelerek (kadın pazarlayıcı olmadan) denettirme, geri bildirim alma ve pazara sunma stratejisi izlemesi onu itici kılarak zaman kaybettirdi. Şans eseri tanıştığı bir kızın adeta danışman niteliğinde olması ona icatını pazarlamada doğru yolu gösterdi. Kadın özel olarak gördüğü bir malzeme için yine kadından alışveriş yapıyor. Burada sadece üretmek değil. Tüketiciyi, kültürü, değerleri, alışkanlıkları tanımak ve tüketiciye uygun pazarlama stratejisi belirlemek çok önemli. Tüm bunlara karşın kendi üzerinde deneme yöntemleri , geri bildirim almaya önem vermesi önemli ve etkileyici bir ayrıntı.
Ve tabi ki tüm girişimcilerde olan özellikler Padman’de de var. Azim, vazgeçmemek, çok çalışmak…
Merhabalar,
Kazanma Sanatı filmi için; SEO uygulamaları benzetmesi çok yerinde olmuş. Oyuncuları (anahtar kelimeleri) bir uzman analiz ederek seçiyor. Bütçeye uygun doğru oyuncu analizi (anahtar kelime) ile ligde (arama motorunda) üst sıralara çıkılıyor. Filmin sonunu sizin her zaman dediğiniz “içeriğiniz kaliteli değilse SEO uygulamaları tek başına sonuç vermez” söyleminizle benzettim:))
Yetenek avcıları ile oyuncu analisti ve dijital veri sonuçlarına güvenen menejer arasındaki çekişme, geleneksel medya ile dijital medya çekişmesi gibi olmuş.
Bunun dışında filmde takım menejeri ve oyuncular arasında profesyonel yaklaşım düşüncesiyle mesafe olsa da sonraları görüyoruz ki takımı ile ilgilenen bir menejer ortaya çıkıyor. Oyuncu motivasyonunu da etkiliyor. ( buna da SEO uygulamaları sadece anahtar kelime değil birçok kriterden oluşur diyebiliriz:))
Sıkılacağımı düşünmüştüm ama güzel filmdi… Teşekkürler
Merhabalar,
Bu hafta sonu izlediğim Focus filmi ile ilgili yorumum; konusu dolandırıcılık suçu üzerine işlenmiş dahi olsa etkileme ve ikna kabiliyetiyle ilgili çıkarımlar yapabileceğimiz bir film. Ayrıca oyun içinde oyun var.
Ancak filmin benim için en elle tutulur yanı sizin de spoiler’de bahsettiğiniz gibi dünyaca ünlü kumarbazla girdiği iddia ve sonrasında gösterilen bilinç altı ikna unsurları sahnesiydi. Her aracı kullanarak 360 ° pazarlama yapılması, müzik vb…
Tavsiyeler için tekrar teşekkürler
Bu hafta izlediğim film daha önce de izlemiş olduğum Focus filmi. Filmde özellikle subliminal mesajlarla bilinç altını etkileyerek, vereceği kararlarda etkili olma konusu oldukça etkileyici. Bizler de her gün bir çok haber, reklam ve sosyal medya paylaşımları ile etki altına alınmaktayız. Beğenmediğimiz bir şeyi bir süre sonra kullanır hale geliyoruz. Pazarlamanın bir çok yönü ile bütün olarak her aşamada aynı mesajı vermesi tüketiciyi etkileyecektir. Bazen ürün ve mesaj doğru olmasa bile buna tamamıyla inanabiliyoruz.
Focus filmini izledim. Beni etkileyen en önemli söz “herkesi herşeye ikna edebilirim” oldu. Bir de insanların görsellik ve müzikle bilinç altını etkileyerek yönlendirebilmeyi gösterdi. Kadınların, erkeklerin ve etkileyecek kişilerin zayıf yanlarını Kullanması da ayrı bir kurgu idi.
Eğer sizden bu dersleri almamış olsaydım. Bu noktalardan çok daha iyi bir dolandırıcı olmak isteyen bir kadın ile ile profesyonel bir dolandırıcının aşık olması diyebilirdim.
Ama artık farklı bir gözle bakıp izliyorum artık filmleri. yanlışlıkla seyrettiğim Hacker filminde de “satacağın her ne ise müşterinin yerine koymalısın kendini” sözünü yakaladım. Belki nice filmlerden nice dersler çıkarılabilir. Ufkumuzu genişlettiğinix için teşekkürler Ertuğrul Müyesseroğlu 🙏 saygılar
ikna kabiliyeti nin ne kadar önemli olduğunu göstermiş film. Hele o 55 rakamı zekice bilinç altına sızma müthişti öneri için teşekkürler Ertuğrul hocam
Mükemmel bir liste.. teşekkürler
İnternette pazarlama ile ilgili paylaşılan listelerin bir çoğunun aslında gerçek pazarlama ile ilgisi yok adı uyan her filmi listelerine eklemişler.. Sizin oluşturduğunuz listeyi ise çok başarılı buldum. Özellikle filmleri kendinizinde izlemiş olması ve yapmış olduğunuz çıkarımlar mükemmel olmuş. Bunun yanında filmlerin büyük bir bölümünün yaşanmış başarı hikayelerinden seçilmiş olması ise listeyi çok daha kaliteli hale getirmiş.
Emeğiniz için teşekkür ediyorum.
Gördüğüm en iyi liste elinize sağlık.
Merhaba,
“Founder” filmi bir kararlılık hikayesi.
” İyi bir fikriniz olsa bile yeterince kararlı değilseniz, ne zekanız ne de eğitiminiz bir işe yarar.”
İlk olarak filmin başrolü Ray (Michael Keaton), markanın ismine vuruluyor “Mc Donald’s” , daha sonra logo “Altın Kemerler” dikkatini çekiyor, kartvizitinde de bu logoyu kullanıyor.
Ray, bu restorandaki “potansiyeli” farkediyor. Daha sonra beraber çalışacağı insanların potansiyelini keşfederek onlara iş imkanı sunarken kendi işleri de yoluna giriyor.
Ve tabi bütün bunları “risk” alarak yapıyor. “Risk yoksa zafer de yoktur” diyor.
Eğer bir gün kendime ait bir markam olursa bu filmi çok iyi hatırlayacağım, ve tabi logonun da ne kadar etkili olduğunu.
Söylemesi kolay, akılda kalıcı, dikkat çekici, merak uyandırıcı ve tabi insanlara umut verecek dinamik bir marka ve logo olmasını hayal ederdim.
Tavsiyeniz ve eğitiminiz için teşekkür ederiz hocam.
Merhabalar ,
Annemle yolculuk filmi için;
Satmak istediğiniz ürünü pazarlarken uzun cümleler, karışık amblem ve ambalajlar karşı taraf için ilgi çekici olmayabilir ve bir süre sonra sıkıcı gelebilir. Bunun için satacağımız ürün her ne olursa olsun herkes tarafından anlaşılabilir olmasının, anlaşılabilir bir sunum yapılmasının önemli olduğunu düşünüyorum.
Merhaba, Hancock filmini daha önce izlemiştim.İlk olarak “markalaşma” konumuzla nasıl bir ilgisi olabileceğini düşündüm, filmin ilerleyen sahnelerinde ipuçları bir bir ortaya çıkmaya başladı. Farklı bakış açıları bize her zaman yeni bir şeyler öğretiyor.
Kahramanımızın büyük bir gücü var, fakat kontrolsüz. Lassa reklamındaki “kontrolsüz güç, güç değildir” sloganı aklıma geldi.
Markamızın çok büyük bir gücü olabilir ama bu gücünü kontrollü bir şekilde yönlendirmezsek ona zarar verebiliriz.
“Aferin” dedirtmeye çalışıyordu halkla ilişkiler uzmanı kahramanımıza bu markamızın vermek istediği mesaj olabilir. Doğru mesajı verdiğimiz sürece insanların doğru yönde dikkatlerini çekebiliriz.
İnsanlara daha nazik ve daha iyi davranması da imaj kazanma sürecininin bir parçasıydı.
İnsanlar kendilerine “nazik” davranan kişileri daha çok hatırlıyorlarmış.Örneğin bir iş görüşmesinde nezaketiniz akılda kalıcı oluyormuş.
Dış görünüşü için bir kahraman kıyafeti giyiyordu Hancock bu da markamızın yazı fontu, rengi, nasıl görüneceği olarak yorumladım.
Kıyafet siyah ve sarı renkte şeritleri vardı, güneşin enerjisini temsil etmiş olabilir.
Güneş gözlüğü de markaya bir gizem katmış sanırım, merak uyandırıcı anlamına geliyor olabilir.
Beresindeki kartal logosu, kıyafetin arkasında büyük bir kartal resmi olarak karşımıza çıktı. Ve bu da yeterince dikkat çekici, akılda kalıcı, güveni ve gücü temsil eden bir logo olarak yorumladım.
Son olarak kulağındaki kablosuz kulaklığıyla günümüzün teknolojisine uyum sağlayan bir marka oması gerektiğini düşündürdü. Markanın yeniliklere de her zaman açık olması ve içinde bulunduğu çağ ile uyum içerisinde ilerlemesi, eskiyen değil yıllar geçtikçe yenilenen bir marka olmak sanırım gücün en önemli unsurlarından biridir diye düşünüyorum.
Film tavsiyeniz ve eğtiminiz çin teşekkür ederiz.
HANCOCK
Hancockun sürekli iyilik için yaptığı işin kabul görmemesi var olan yeteneğini doğru bir şekilde kullanamamasında kaynaklandığını görmekteyiz. Günlük hayatta hepimizin hancock gibi özel güçlerimiz olmasa da bir alanda mutlaka yeteneğimiz veya uzmanlığımız vardır ve biz bunu doğru kullanamadığımızı bu filmden anlayabiliriz. Belki belli bir alanda çalışmak isteyen farklı uzmanlık alanına sahip bireyler bu ikisinde olduğu gibi bir araya gelirse bir birini parlatabilir diye düşünüyorum.
FOUNDER (KURUCU)
Daha önce izlemediğim tavsiyeniz vesilesi ile izleme imkanım olduğu bu film tek kelimeyle müthiş. Hakikaten kararlı iseniz mutlaka başarırsınız. Tabi doğru zamanda doğru insanlarla da bir araya gelebilmek de önemli. Bu insanlarla bir araya geldiğinizde mutlaka fırsatı değerlendirebilmek lazım. Burada McDonalds’ın asıl kurucularının kararsız oluşu ve izlediği yoldan sapmak istememeleri Ray için büyük bir fırsat kapısına dönüşmüş durumda ve o da büyü bir kararlılık ile bunu başardığını belirtmektedir. Belki günlük yaşantımızda da bu şekilde karşımıza bizim de fırsatlar çıkmakta ancak biz bunun olumlu veya olumsuz tarafına çok kafa yormamızdan dolayı değerlendirememekteyiz diye düşünmekteyim.
Founder filmini daha önceden izlemiştim. Film bana hırslı ve istikrarla çalışan bir girişimcinin mutlaka başarıya ulaşacağını gösterdi. Fakat başarılı olmak kadar nasıl başarılı olunduğu da önemlidir. Etik ve ahlakın başarının bize hissettireceklerine etkileyeceğini düşünüyorum. Ben filmi beğendim.
Founder(Kurucu) filmi”;
Kararlılık, Tutku, Hırs, Zeka, Kurnazlık, Adaletsizlik, ve Asla vazgeçmeyen Azimle bir yükseliş hikayesidir.
“Başarıya giden her yol mubahtır” mottosu ile Ray, “Şans, cesurdan yanadır” diyerek pes etmeden sürekli iyileştirmeye devam etmiş ve istediğini elde etmiştir.
“Joy” filminde , başarıya giden yolda zaman zaman umutsuzluğa uğramasına rağmen yaşadığı tüm olumsuzlara rağmen tüm inancı ile mücadele etmesi çok güzel anlatılmış. Vazgeçmeyenler inananlardır ve vazgeçmeyenler kazanır.
Founder(Kurucu) filminde zekamızı kullanarak, kararlılık, hırs ve azimle başarının kaçınılmaz olduğunu izledim. Kendini geliştirmeyip, yeniliklere açık olmayan markalar için yok olmanın kaçınılmaz son olduğunu fakat edinilen başarıyla markalaşmada sıralanan listenin en önemli başlığı olan “güven” göz ardı edilmemeli.
Founder filminde, değişimi yaratabilmek için sorunların tespit edilmesinin, başarıya ulaşabilmenin de en büyük yolunun kararlılıktan geçtiği vurgulanıyor. Ne kadar iyi bir ürün ya da hizmet deneyimi ortaya çıkarırsanız çıkarın insanlara pazarlayamadığınız sürece hiç bir önemi bulunmuyor. Duyurmanın da yolu etkili iletişimden geçiyor. Filmde başrol oyuncusu kararlılık, enerji , hitabet gücü, öz güven ve iletişiminin güçlü olması özelliklerinin tümünü doğru şekilde kullanarak başarıya ulaşıyor.
Hancock filminde ise algıların ne kadar önemli olduğu görülüyor. Sunulan ürün ya da hizmet tüketicinin algısında değerli/faydalı görünmüyorsa, olumlu yönde algıda değişiklik yapılması adına önce sorunların tespit edilmesi ve iyileştirilmesi gerekir. Filmde de kahraman bile olsanız bunu sunuş şeklinizde insanları rahatsız eden davranışların olması sizin esas ürününüz olan kahramanlığınızın bile önüne geçebileceği görülüyor. Etkili ve doğru bir iletişimin önemi vurgulanıyor.
Merhabalar, Hancock kahramanın güçleri var ama bu güç kontrolsüz bir güç bu demektir ki markamızın gücünü kontrollü bir şekilde yönetmek daha iyi sonuçlar verebilir
Hancock bu gücünü kontrol altına alma kararı alıp basın önünde özür dilemeside bu süreç markamız içim iyi imaj çizmeye yöneliktir burdan şunu çıkartabiliriz ki insanlara sunduğumuz mal ve hizmet ne kadar iyi olursa olsun sunuş biçimimiz çok önemlidir
Kahramanımızın sürekli üzerinde olan şapka ve gözlükte sunduğumuz mal ve hizmetlerin tüketici nezlinde ve akılda kalıcılığı açısından önemli olduğunu göstermektedir.
Hancock:
– Imaj onemlidir
– Ne kadar super olsaniz ve beklenen nihai urunu / hizmeti sunsaniz da, sunum sekliniz ve yasattiginiz tum deneyim sizin musteri gozundeki alginiz acisindan onemlidir
Founder:
– Kararlılık ve tutku
– Marka adının önemi
– Yeni is modellerinin onemi (hizli restoran, emlakcilik uzerinden para kazanma, toz icecekler)
– Marka vaadinin / sozunun onemi ve her subede ayni urun-hizmetin sunulmasi
Padman filmini izledim hocam. Sevginin gücü. Eşinin hastalanmamasi için onların geleneğine göre utanç sayılabilecek bir şey için yine de mücadele ediyor. Pes etmiyo, yılmıyor. Araştırıp her yolu deniyor ve sonunda azmin zaferi. Ve bir sürü kadının maddi anlamda da hayatını kurtardı.
Bizim Adımız Kriz filmi gösteriyor ki pazarlama teknikleri ile algılar değiştirilebilir. Siyaset kampanyalarının da birer pazarlama faaliyeti olduğunu akıldan çıkartmamak gerektiğini film bir kez daha hatırlattı.
Our brand is crisis hedefe giden yolda her şeyin mübah olduğunu ve kötüyü iyiye nasıl çeviririz en güzel şekilde gösteriyor. Ama her zaman kazanmış olmak yetmiyor. Burada devreye verilen sözler ve insanlara verdiğimiz güvende devreye giriyor.
“Bizim Adımız Kriz” filmi, bir politikacının danışmanı eşliğinde imaj ve kişisel markalaşma çabasıyla seçimleri kazanma çabasını konu alıyordu.
Fİlmde dikkatimi çeken kişisel markalaşmada olumsuz bir davranış olsa bile onu çok farklı bakış açılarıyla olumlu bir pazarlama taktiğine çevirmeleri oldu. Markalaşmada dış faktörlere karşı nasıl ayakta kalınabileceğinin örneklerini bu film çok güzel anlattı.
“Savaşı zayıf gücü de, kuvvetli gücü de iyi kullanan kazanır.”
Pazarlamada tüketiciye kendini iyi hissettirerek ürünlerin satışını arttırma yolu kullanıldığını daha önce okumuştum. Filmde de “İnsanlar ne söylediğinizi unutabilir ama ne hissettirdiğinizi unutmazlar ” sözüyle bu kavrama değiniyor. Markamızı sunarken ve ürünümüzü anlatırken insanlara kendilerini daha iyi hissettirebilecek farklı bakış açılarını göstermemiz gerekebilir.
Filmin, rekabeti, kendini savunmayı ve gerektiğinde marka için savaşmayı da çok çarpıcı bir şekilde anlattığını düşündüm.
Bu film unutmamak için bir deftere not alabileceğimiz çok fazla mesaj içeriyordu, hepsi de çok verimliyli. Gerçekten “mutlaka izlenmes gereken filmler” kategorisindeydi. Tavsiyeniz ve eğitiminiz için teşekkür ederiz.
“Asılsız Haber” filmi için yazılacak tek bir şey aklıma geliyor.
“Dürüstlük ve güven.”
Maalesef yalancının mumu yatsıya kadar yanıyor, ne kadar inkar edilse de gerçekler mutlaka bir gün ortaya çıkıyor.
Gazeteci Stephen Glass çoğunda doğruluk payı olmayan, yazdığı yazılarla derginin kurumsal imajına zarar veriyor. Ve bunu çevresindeki insanları, iş arkadaşlarını eğlendirerek, onlara kendilerini iyi hissettirerek kazandığı güvenle yapabiliyor. Burada “iyi hissettirme” davranışının olumsuz olarak kullanımı ve hem kendini hem insanları kandırmaktan ibaret olduğundan bahsedebiliriz.
Son derece dürüst olan editörü bu krizi çok iyi yöneterek derginin imajına gelebilecek zararlardan en az hasarla çıkmaya çalışıyor. Hatta bir ara çalışanlara karşı o da gerçekleri anlatmakta zorlanıyor çünkü çalışanlar da bunu kabul edemiyor.
Sekreter çalışan kadının filmin bir sahnesinde yazılarda kanıt olarak fotoğraflar olsaydı böyle bir şeyin olmayabileceğinden bahsediyor. Fotoğrafların, görsel medyanın da yayıncılık için önemine vurgu yapıldığını düşündürdü.
Rakiplerin de bu konuda kendi dergilerinin satışlarını yükseltebilmek adına yalanlarını gün yüzüne çıkartmaya çalışmaları da onları epey zorluyor.
Yaptığımız iş ve sattığımız ürün ne olursa olsun dürüstlük ve güven ilkesinin hem kendi kişisel imajımız için hem de emek verdiğimiz marka için ne kadar önemli olduğunu film çok açık bir şekilde anlattığını düşündüm.
Eğitiminiz ve bu güzel film için teşekkür ederiz.
Asılsız haber filminde stephenın verdiği öneriler yaptığı işlerle tamamen zıt durumda. Söylediği yalanlar ve aslında çoğu şişirilme haberler onu bir anda zirveye çıkarıp sonra dibe vuruyor. Güvenir olma konusu çok güzel işlenmiş. Her zaman doğru bilgiyi sunmakta.
“Sigara içtiğiniz için teşekkürler ” filmi bana 90’lı yılların başında evlerde masaların üzerinde misafirlere ikram edilmek üzere duran sigaralıkları hatırlattı. O dönem bu tür aksesuarların pazarlaması da sigaranın pazarlanmasıyla birebir ilişkili olabileceğini düşündüm.
Filmde ne kadar zararlı olsa da o ürünün pazarlanabileceğini ve bu ürünü almanın kişisel tercihe bağlı olabileceği görüşüne dayandırarak pazarlamasını yapmaya devam ediyorlar.
İkna kabiliyetinin fazlasıyla ön plandaydı. İnsanları ikna edebilmek için yine güçlü bir iletişim şart olduğunu görüyoruz.Bir ürünü pazarlayabilmek için önce kendimizin o ürüne inanmamız gerekiyor.
Ürünün hedef kitlesinin iyi belirlenmesi ve bu kitleye göre pazarlama stratejileri geliştirmek önemli.
Filmin güçlü ve yalın anlatımını sevdim. Gerçekten de pazarlamacıların izlemesi gereken bir film.
Pad Man filmi oldukça etkileyiciydi. ”Hayatta problemlerle karşılaşmak istemiyorsanız ölün o zaman hiç bir problemle karşılaşmazsınız.” cümlesi ise hayatın anlamını özetliyor gibi. Bu hayatta problemlerle karşılaştıkça ve onlara çözüm aradıkça gelişiyoruz yaşamımız anlam kazanıyor. Filmde eşinin ve çevresindeki tüm kadınların hijyenik ped bulmakta yaşadığı zorluğu çözmeye kararlı bilinçli yenilikçi bir adam eşi dahil toplumun utanç olarak algıladığı bir tabuyla da mücadelenin içinde buluyor kendini. Ben çok beğendim izlemenizi tavsiye ederim.
‘Joy’ filmini iZledim ve gerçekten hayatta asla pes etmemiz gerektiğini anlatan güzel bir film. Joy’un bir yeteneği var ve küçüklüğünden beri tek destekçisi büyükannesi. Zor şeyler yaşıyor. Annesine destek oluyor, babasına bakıyor, çocuklarıyla uğraşıyor. Küçüklüğünden beri de ailesi için fedakarlık yapmış bir çocuk. Klasik ev hanımlığından çıkıp hayallerini gerçekleştirmenin peşinden gidiyor. Önüne çıkan hiç bir engelden yılmıyor. İşinin başında duruyor her detayı inceliyor ve sabırla güzel sonuçlar alıyor. Hayat da böyledir. Güzel şeyler için risk almak gerekir. Zorluklar olmadan iyiye ulaşmak mümkün değildir. Gerçek başarı zaman alır.
Joy film hakkında;
Joy Mangano hırslı, pes etmeyen, idealist duruşu ile sıfırdan başlama hikayesi ile ilham verici bir film olmuş kesinlikle.
Burdan çıkarımlarım şu şekildedir: Güçlü olanların ayakta kalabildiği kapitalist sistemde güçlü olmak için tüm çabalarını ortaya koyan inandığın işte önüne çıkan engeller ne olursa olsun o yolda en doğru ve doğru bildiğin şekilde ilerlemek büyük ölçüde başarıya ulaştırır.
Pad Man filmi gerçekten çok etkileyiciydi, izlediğim en iyi filmlerden biri diyebilirim. Lankshime kendine olan inancından vazgeçmeyip, hayallerinin peşinden giderek, aslında bütün kadınlar için çok önemli bir adım attı ve kadınlara kolaylık sağlayıp hayat kurtaran bir girişim yaptı.Çevresi ve ailesinden destek göremese de bütün kalıplaşmış fikirleri ve körelmiş zihniyetleri tüm hindistan halkından söküp attı. Gerçek bir hikaye olmasıda ayrıca mutluluk verici.
“Joy”
Filmden etkilendiğim detaylar kesinlikle Joy’un girişimciliği, yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen pes etmeden ürettiği fikrin, markanın, küçük yaştan beri kurduğu hayellerinin peşinden gitmesi oldu fakat burada bize örnek olacak, ışık tutacak detaylar verilmiş.
*Girişimcilik
*Reklam
*Patent
*Deneyim
İlham veren güzel bir film olmuş teşekkürler.
Joy filmi fikirlerimize sahip çıkmamızın önemini hatırlattı bana. Bazen bir fikir sahibi olduğumuzda dışardan beklediğimiz desteği alamadığımızda fikrimizin kötü olduğuna bizde inanıyoruz. Bizim inanmadığımız, sahiplenmediğimiz, arkasında durmadığımız fikirlere kimse sahip çıkamaz. Hayallerimizin peşinden koşmalıyız ve üretmekten yana olmalıyız. Ders niteliğinde, ilham verici bir film.
Joy filmini keyifle izledim. Joy ‘un karakteri oldukça etkileyici. Gerçek bir hikayeden alınması da ilham verici. Bazen bir fikir sahibi olduğumuzda dışardan beklediğimiz desteği alamadığımızda fikrimizin kötü olduğuna bizde inanıyoruz. Bizim inanmadığımız, sahiplenmediğimiz, arkasında durmadığımız fikirlere kimse sahip çıkamaz. Hayallerimizin peşinden koşmalıyız ve üretmekten yana olmalıyız.
Joy filmi çok ilham vericiydi. Fikirlerin değer verildiği ve doğru şekilde sunulduğu zamanlarda nasıl büyük başarıları ardında getirdiğini çok iyi anlatıyor. Fikrimizi pazarlamamızın ve kabul ettirmemizin yetmediğini, yasal olarak da koruma altına almak için de gerekli dikkat ve özeni göstermemiz gerektiğini yansıtıyordu.
Pad Man ise geçtiğimiz sene izlediğim ve üzerine çok düşündüğüm bir film olmuştu. Pazarlamanın ihtiyacın belirlenmesi ile başladığına dair iyi bir örnek. İnovasyonun şekillenebilmesi ve başarılı olabilmesi için sabrın, kullanıcı geri dönüşlerinin çok önemli olduğunu anlatıyor.
Kadınlar ne ister filmini izledim ve toplumsal olarak sıkça konuşulan bir soru aslında. Nick reklam şirketinde çalışmakta ve terfi beklemekte. Fakat şirketin kadınlar için yaptığı reklamlar diğer şirketlere göre yoktur. Buna çözüm olarak şirkete yeni biri gelir. Kadınları anlamayı amaçlayan bu kişi Nick için oldukça can sıkıcıdır.
Nick’in kaza geçirmesi sonrası Kadınların zihinlerinden geçenleri okuyabilmektedir. Bu ona dönüm noktası olmuştur. Kendi aleyhine kullanır ve kadınları anlamaya başlar.
Gerekli Pazar araştırmalarını iyi yapıp, müşteri ihtiyaçları iyi belirlenmelidir. Belirlenen ihtiyaçları doğru şekilde pazarlamak da çok önemlidir. Duygular, ikna başta gelir. Doğru pazarlamayla satamayacağımız ürün yoktur.
Annemle Yolculuk filminde, ürününüzü pazarlarken en basit ve karşınızdakininin anlayabileceği şekilde yalın bir dilin kullanılmasının ve denemeye açık olmanın etkisinden bahsediliyor. Kadınlar Ne İster filmi ise gerçekten pazarlamada isteklerin tespit edilmesinin ne kadar önemli olduğunu ve buna karşılık hamleler yapmanın başarıyı artıracağını aktarıyor.
Annemle yolculuk filminde satılan ürünün kafa karıştırıcı bir şekilde değilde en yalın şekilde satılması ve her insanın kolayca anlayabilmesi konusunun ne kadar etkili olduğu anlatılmış. Kadınlar ne ister filminde ise müşterinin taleplerinin güzel bir biçimde analiz edilmesi konusu güzel işlenmiş.
Bizim Adımız Kriz – Ertuğrul hocamızın dediği gibi “Kişisel markalaşma, itibar yönetimi, manipülasyon ve propaganda teknikleri” çok iyi anlatılmış. Ayrıca Siyasetin arka planını ve insanların nasıl kullanıldığını çok net gösteriyor.
Mükemmel bir liste.. Yorumlarınız çok değerli listedeki bazı filmleri izlemiş olmama rağmen göremediklerimi görmüşsünüz..
Hancock filmini izledim. Kötü olan kişisel itibarın basta kendi tarafından değişmeyi kabul edip o yönünü iyi yönde değiştirdiğini anlatan güzel bir film. Bir seyi değiştirmek için başta bunu kendimizin kabul etmesi istemesi ve sonuçta başarması
”The Founder”. McDonalds’ın artık önünden geçmem. Şaka bir yana, Kardeşlere üzüldüm mü, evet. Ama para kazanma işi tam bir profesyonellik istiyor. bu filmden de anlamış olacağız ki duygusallığa yer yok. Ray Kroc’un mücadelesi gerçekten takdire şayan. Asla yılmıyor, sürekli güncelliyor kendini, yapmış olduğu işler başarısızlıkları onu yıldırmıyor. Her fikre açık olması ayrı bir pozitiflik sonrasında da sonuç.
Hancock
Filmin başında süper kahramanımız kendince herkesi kurtarmaya çalışırken kime, neye zarar verdiğini görmüyordu ve iyi bir şey yapmaya çalışırken sonuçlarını düşünmediği için onu kimse sevmiyordu. Sonradan onu birinin yönlendirip, yardım etmesi, sevgisini vermesi sayesinde değişip, herkesin alkışladığı ve sevdiği biri haline geldi.
Founder
Bir yanda yerinde saymak isteyenleri, konfor alanından dışarıya çıkmak istemeyenleri bir yanda da yükselme ve para hırsının insanları ne denli değiştirdiğini görebiliyoruz bu filmimizde. Ne istediğini bildiğinde ve kararlı olduğunda başarılı olabileceğini gösteriyor.
Bizim adımız kriz
Kazanmak için senin yükselmen değil de bazen rakibinin düşmesi gerekir.
Müthiş bir pazarlama, algı yönetimi ve halkı manipüle ederek, istediklerinin olacağına inandırarak her şeyin mümkün olabileceğini gösteren bir iktidarlık mücadelesi veriliyor.
Genç çıraklar
Çalıştıkları iş yeri batınca sıfırdan başlayan iki yakın arkadaşı anlatıyor. Önlerine Google’daki stajyerlik programı çıkınca, mülakatta kendilerini iyi tanıtarak başvurularını kabul ettiriyorlar ve yeni bir maceraya atılıyorlar. Staj programında çoğu insan onlardan daha genç, bilgili olsa da onlar her zaman takım ruhuna inanarak takımı bir araya getirdiler ve kendilerini bilmedikleri yeni bir iş alanında geliştirerek, kendi tecrübelerini de kullanarak bu stajyerlik programını başarıyla tamamlayıp ana kadroya geçiyorlar.
Annemle yolculuk
Sağlıklı ve güvenilir bir temizlik malzemesi üretip, annesiyle tüm Amerika’da gezerek tanıtımını yapan bir adamın bu süreçte yaşadıklarını anlatan bir film. Kendi yöntemimizle başarılı olamıyorsak başka bir pencereden bakmayı ve bize verilen işe yarayabilecek tavsiyeleri dinlememiz gerektiğini hatırlatıyor. Bazen dışarıdan bir göz daha iyi görebilir.
Genç Çıraklar filmini izledim. Aslında bütün mesele her işte ”vazgeçmemek”. Bütün başarıların altında bu yatıyor. Israrla devam etmek, pes etmemek. Hiç bir şey bilmesen bile ucundan kıyısında bilmek, bilgiyi nerede bulabileceğini bilmek. Profesör sahnesi süperdi, boş yere dayak yediler 🙂
bir kadın mücadelesini, yılmadan, yıkılmadan önüne çıkan zorluklarla yıkarak girişimcilik serüvenini izledim. Patent in önemi bir kez daha vurgulanmış. Ayrıca sözleşme deki maddelerin önemine değinmiş
Bu hafta izlediğim filmlerden biri JOY oldu.
Gercek bir hayat hikayesinden yola çıkılmış.
Filmde bir girişimcinin tüm gerekliligiyle nasil olması gerektiği, bu süreçte yaşadığı sorunları ve bunlarında nasıl aşılacağına dair fikirler veriyor.
Film, ekileyici bir fikre sahip olmak, bu fikri etkili pazarlama faaliyetleri ile yönetmek, fikre sahip çıkabilmek ve en önemlisi asla pes etmemek gerektiğini cok güzel anlatmış.
+Kurucu
Bir işletmenin isminin yani markasının önemine ağırlık verilmiş. Flimin sonunda söylediği gibi her şeyi bire bir aynı yapsa ismi xxx burger olsa bile potansiyel tüm müşteriler her zaman gitti yere gidecektir. Alışkanlık olmuş bir tad var. Kimse aynı ürünü imkanı varken bilmediği yerden yemek gibi bi aksiyona kalkışmaz. Bu flimde bize işletmenin marka isminin değerinden bahsediyor.
+Hancock
Fliminde süper güçleri olan bir kahramanın sadece kötü insanları yakalamasından ziyade çevreye verdiği zararlar (havalanırken/inerken asfaltı bozması vb..) vatandaşı bezdirmişti. Tren rayında hayatını kurtardığı halkla ilişkiler uzmanı olan Ray Embrey onun hayatını düzenlemesi için elinden geleni yapıyor. Kahramanımızın hapise girmesini ve aranan/özlenen kişi olmasını istiyor. Kahramanımız hapisteyken dışarıda suçluluk artıyor ve polis tarafından hapisten çıkarılarak yardımı alınıyor. Kahramanımı artık Embrey tarafından yaptığı planlar sayesinde bir kişisel itibara kurtarıcı halini almış oldu. Burada halkla ilişkiler pazarlaması tekniği ile çok güzel bir bağ bulunup itibar kazanmanın nasıl gerçek olabileceği üzerinde durmuştur.
+Bizim Adımız Kriz
Flimde bir seçim sürecinde yapılan personel kaynakları çalışması ile kazanması güç olan adıyı galip getirebiliyorlar. Flimde başkanı vatandaşın görmesi istediği gibi değilde kendi olduğu gibi dürüstce anlatarak halkın güvenini kazanıyor. Güç olanı başarıyorlar. Aday olan başkana tekrardan bir kişisel marka oluşturup zadere yürümesinde itici güç olmuş diyebiliriz.
Pazarlamanın ve kararlılığın öneminin vurgulandığı gerçek bir hikayeydi. Aynı işletmeden yüzlercesi olsa dahi önemli olanın insanların dikkatini çekenin aralarından nasıl sıyrıldığını gördük. Fırsatları görme, pazarı doğru belirleme gibi konuların önemini görmüş olduk.
The Founder filmi bize etik kavramının önemini tekrardan hatırlattı.
THE FOUNDER VE HANCOCK
şimdilik bu iki filmi izledim. film değerlendirirken elbette çok yönlü ele alırız fakat ödevim gereği markalaşma ve pazarlama adına benim dikkatimi çekmeyi başaran kısımları yazacağım.
film karakterleri ağzında altın kaşıkla doğmuş dediğimiz insanlardan değil tıpkı benim gibi süper ötesi fikirleri de olsa hayat beşiğinde biraz sallanıp tam ineceğim yeter denilen yerde başarıya ulaşmış insanları canlandırmışlar. BAŞARI ANCAK İNANARAK ÇALIŞANLARINDIR. Her alanda olduğu gibi ,
KARARLILIK ne istediğini bilen insanlar hayatta hep 1/0 öndedir.(nereye gidelim?- farketmez, ne içelim ?farketmez )cevabı veren bir insansanız bugün sahile gitmek istiyorum diyen arkadaşlarınızın yanında hep bir uzantı olarak kalırsınız ve malesef zamanla insanlar size saygı duymayı unutur onların zihninde FARKETMEZ olarak kalırsınız
.Bu iki filmde de markalaşma için harekete geçen ray isimli karakterlerimiz araştırma ,heyecan ,azim ve kararlılık ile hedeflerine ulaşmaktadır. CESUR olup insiyatif almak zorundayız. Genel olarak anladım ki dünyanın en iyi ürünü ,en ileri bakış açısına sahip en zeki insanı dahi olsanız eğer markalaşmayı anlamadıysanız ve yaptığınız ürünü sunmayı bilmezseniz tüm hayallerinizi izlemekle yetinirsiniz. girişimci veya pazarlamacı hangi kulvarda olursanız olun resmin hep dışına çıkmak ve büyük düşünmek gerekiyor. Bazen işler çok yolunda gitmese de vazgeçmemek gerektiğini sindirmiş durumdayım.
Hocam öncelikle bu şahane film listesi için sizi tebrik ederim ne izlesem acaba dediğimde içinden seçip direk izleyebileceğim kaliteli bir liste olmuş .pazarlama ve girişimcilik üzerine ezber bozan bu eğitim sisteminiz için ayrıca teşekkür ederim kitap okuma alışkanlığı dünya sıralamalarında listenin ön sıralarında olmayan bir millete film önerileri ile dersi öğretmek şahane fikir…
Hocam merhabalar,önerdiğiniz filmler arasında sectigim Joy filmini bi kadın olarak izleerken imrendim diyebilirim. Iyi fikirler baskı altında çıkar sözü bu filmde yer bulmuş.Fakat bi fikrinizin ve bi icatınızın olması dışında onu sunmanın da ne kadar önemli olduğu…Cok iyi bi girişimcilik hikayesi
İlk olarak kurucu filmini izledim. Bir işi yapabiliyor olmaktan daha önemlisi bu işi markalaştırabilmek olduğunu çok iyi anladım.
Yorumlarda dikkatimi çeken ve kendi yaşantıma benzettiğim JOY filmini izlemek için sabırsızlanıyorum.
Merhaba film listesini merakla tek tek izlemeyi düşünüyorum
Hancook filmini izledim bende reklam çalışmasının gerçekten önemini anladım
Bu filmde anlatılmak istenen her insanın iyilikle ve özveriyle değişeceğini anlatıyor.
Merhabalar,
HANCOCK, Kurucu ve Bizim Adımız Kriz filmlerini izledim.
Hancock filminde imajı kötü olan Marka bilinirliğinin aranan Marka haline geldiği görüyoruz.
Kurucu filminde ufak bir kasabada tek bir şube ile başlayan Markanın yetenekli ellerde nasıl
şubeleştiğini ve büyük bir marka haline geldiği işleniyor. Burada gerçek sahiplerin sözleşmede yaptığı hata onların bir daha markadan pay alamamalarına neden oluyor.
Bizim adımız kriz filminde ise aslı olmayan insanların görmek istediği bir marka oluşturuluyor. Bu markanın kazanması sağlanıyor.
Üç film içinde söyleyebileceğim Özverili davranıp riskleri göz önüne alıp Cesur olursan imkansızı başarabilirsin.
Tüm filmleri vakit buldukça izleyeceğim.
Hancock filmini çok önceleri izlemiştim ama hiç bu gözle bakmamıştım.
Filmin başrolünü bir ürün veya marka gibi düşününce – bu kendimiz, mesleğimiz ya da ürettiğimiz ürün de olabilir – halka ilişkiler ve tanıtım faaliyetlerinin önemi ortaya çıkıyor. Doğru bir tanıtım stratejisiyle ya da reklam kampanyasıyla zedelenen itibarımız yükseltebiliyoruz. Güvenilirliği ve tanınırlığı artırabiliyoruz. Ürün ya da marka için de bu faaliyetlerle hedef kitlemizi genişletebilir ve insanların sıkça bahsettiği marka, Ürün olabiliriz. Tabi bu ustalıkla profesyonelce hazırlanmalı sanırım.
Bu makale ve sizden aldığımız eğitim sayesinde bakış açımızı genişlettiğiniz, ‘Bir de bu yönden bakın’ dediğiniz için teşekkür ederim.
Thank you for smokıng filmini izledim ve film için yorumum şu ;
Filmin isminden başlıyor bence öncelikle pazarlama ”sigara içtiğiniz için teşekkür ederiz” insana direk merak hissi uyandırıp izletiyor. Sigara içtiğiniz için teşekkür ederiz diyor ve insanların kafasında direk yanlış olan bir alışkanlık sanki doğru ve sağlıklı bir şeye dönüşüyor. Bu da doğru savunma, pazarlama ve konuşma ile alakalı bunu görmüş oluyoruz yani ürün ne kadar zararlı olursa olsun ne kadar iyi pazarlanırsa o kadar çok işe yarar.
The Joneses filmi, bize bir çok Amerikan filminde izleyicilere yapılan pazarlama örneğini canlandırmış oldu. James Bond’un kullandığı arabadan giydiği takım elbiseye kadar, Super Kahramanın yudumladıgi içecekten elinde tuttuğu telefona kadar. Bazen Brad Pitt ile Angelina Jolie evliliğinin de bir pazarlama projesi olduğunu düşünmüyorum değilim.
Örnek AİLE Filmini izledim.Aslında bi pazarlamacı olarak işini hayatının bir parçasıymış gibi oynayan aileyi izlemek güzel gözüküyürdu fakat filmi izledikçe dikkatimi çeken bikaç şeyi paylaşmak isterim.Evet bi pazarlamacı, görüntüsüyle konuşmasıyla bulunduğu kurumu temsil ettiği için göze hitap etmeli.Filmin başında bulundukları konum pahalı markaları pazarlamaları için uygun bir yerdi. Fakat etraflarındaki ailelerin fizibilitesini eksik yaptıklarını farkettim. O Kadar satış ve hedef odaklı olmaları doğru kişiyi bulmalarını belkide engelledi diye düşünüyorum. Yorumum filmin gidişatı ile ilgili.Sonuçta evet pazarlamacılar profesyonel olmak zorundadır elbette ama bu giysi arada bir çıkarılmalı die düşünüyorum.Sürekli savaş zırhıyla gezemezsiniz.Ben profesyonel iş hayatıma bir direkt satış uzmanı olarak başladım ve sahada öğrendiklerım tüm bankacılık hayatımda çok işime yaramıştı.Farklı farklı şehirlerde banka ürünlerini pazarlıyordum .Düşünsenize daha şubesi bile olmayan bankanın ürünlerini.Önce müşteri yaratmanın şubeleşmeden çok çok önemli olduğunu öğrenmiştim ve müthiş bir özgüven kazanmiştım.O kadar farklı sektörlerle karşılaşmıştım ki ve aslında o insanların bankanın en sevdığı müşteri profili olduğunu belkide genel müdürlük personeli hiçbizaman bilemeyecekti.Velhasıl pazarlama, sektör ne olursa olsun bi şirketin belkemiği çünkü şirket ne satacaksa ilk temas pazarlamayla olur.Filmin sonunda bence pazarlamayı bırakmadılar die düşünüyorum.Çünkü o bir zehir:) Sadece insanız ve evet biçok alımlarımızı ihtiyaçtan yapıyoruz fakat biçoğuda duygusal açlıkla yapılıyor.
100 numaralı adam filmini hiç bu yönden izlememiştim. İlk olarak halktan birini seçip onlara yakın olduğunu hissettirmek ve kişiye güven sağladıktan sonra onun tanıtmış olduğu bütün eşyalara güven duymalarını sağlamışlardır. Halktan birinin olmasının nedeni ise bir şey pazarlarken ortalama bir sınıfın alabileceği düzeyde eşyaları tanıtması bende sizin gibiyim imajı vermek içindir.
Tıpkı günümüzde sevilen influencerların yaptıkları iş gibi. Günümüz influecer lar bir ürünün videosunu çekip överek ve ardindan linki paylaşarak o ürününün satışının olduğundan fazla olmasını sağlamaktadırlar. O kişiler sayesinde marka hem daha fazla kitleye ulaşıyor hem de olduğundan daha fazla satış yapma imkanı buluyorlardır.
Bu hafta önerdiğiniz filmlerden “Örnek Aile” ve “Yüz Numaralı Adam” Filmlerini izledim.
Örnek Aile filminde bir grup insan taşındıkları yeni şehirde aile olmadıkları halde kendilerini aile gibi tanıtarak yeni bir çevre ediniyorlar. Lüks bir hayat yaşayan sözde aile tanıştıkları yeni çevrelerine kullandıkları markaları tanıtarak satın almalarını sağlıyor ve bu şekilde markaların satışlarını arttırarak prim kazanıyorlar.
Yüz Numaralı Adam filminde Halktan birini kullanarak satılmayan, kötü ürün markalarının satışlarının yapılması sağlanıyor. En sonunda halk adamı gerçeği açıklıyor.
Merhabalar,
“Örnek Aile” isimli filmi izledim. Ve çok beğendim, hiç aklıma gelmeyecek, güven veren bir pazarlama yöntemiydi. Mahalle seçimi yapılırken, insanların yaş, gelir düzeyi incelemesi yapılarak, neler alabileceklerini planlanması. Ve filmde ” eğer seni isterlerse, malını da isterler” sözü ile “istediğimi almak için ne kadar ileri gidebilirim? ” Sorusuna aranan cevap pazarlama tekniği ve taktiği konusunda çok güzel cevap veren bir film olmuş.
Emeğinize sağlık
“Örnek Aile” filmi bireylerin hikayelerini bir tarafa bırakırsak, sunulacak ürünün doğru bir pazar araştırmasıyla ne kadar etkili bir şekilde pazarlanabileceğini gösteren bir film. Bu noktada bireylerin birbirleriyle ilişkisini göz önünde bulunduracak olursak, baş kahramanlarımızdan olan Steve ile başarısız giden bir pazarlama sürecinin, ufak değişikliklerle nasıl daha etkili bir hale gelebileceğini görmemizi sağlıyor.
ADİDAS vs PUMA’nın hikayesini izledim hocam, öncelikle bunca zaman bu iki markanın hikayesini hiç bilmediğimi belirtmek isterim.Ve bu iki kardeşin hayalleri için verdiği mücadeleyi ve dahi bu mücadelede sporun birkaç dalını bilmelerini hayranlıkla izledim.Puma’nın yaratıcısı müthiş bi pazarlama dehası aslında. Ürünü nasıl pazarlayacagını ve satış yaptığı kulubün tüm detaylarını bilmesi,ve bildiğini bildirmesi baya etkileyiciydi.Adidas’ın üreticisinin de ürününe ve markasına sahip çıkması ve mevcut koşulları fırsata çevirmesi de öyle.Aslında her ikisi de işini çok iyi yapıyor fakat bir şirkette üretim olmadan pazarlama ;pazarlama olmadan da üretimin bir anlamı olmuyor malesef.Satacak ürün yok ise ne pazarlayacağız.Ya da çok iyi ayakkabı yapıyorsun kimse bilmezse nasıl alsın ?Her ikisinin de bu marka olma yolculuğunda eksikliklerini tespit edip bunları gidermeleri ve markalarını dünyaya duyurmalarını izlediğim etkileyici bir filmdi.
“Kadınlar Ne İster?” filminde etik temelli meseleler çok güzel bir şekilde ele alınmış. Aslına bakılırsa bu film şimdiki “telefonun yanında satranç dedim ve anında satranç seti önüme çıktı.” meselesini de irdelememiz gerektiğini aklıma getiriyor.
Adidas ve Puma’nın Hikayesi ise daha önce kısa kısa okuduğum bir hikayeydi ancak film olarak izleyip detaylarını gördükten sonra markalaşma sürecinde dönemin şartlarının ne kadar önemli olduğunu görüyorum. Bir pazarlamacının belki de mottosu “dünyayı değiştiremiyorsan, dünyanı değiştir” olması gerekiyordur. İstisnalar haricinde şartlara hızlı adapte olmak pek çok konuda fayda sağlayabilmektedir.
Adidas ve Puma nın hikayesi adlı film için yorumum; en başta hayal etmenin ve hayalini gerçekleştirebilmek için ne olursa olsun yoluna devam etmenin doğru sonuca götürdüğünü gösteren bir hikaye. Fakat tek başına hayal, mücadele ve yeteneğin yeterli olmadığı, aynı zaman da işini ve yaptığını iyi pazarlamanında gerektiğini gösteriyor. Ve sıralama 1-hayal et 2- nasıl yapabilirsin araştır 3-uygulamaya geç 4-ürünü hazır et 5- kendini ve ürününü tanıt ve pazarla…
Hayatımızın geneline de baktığımızda aslında öyle değilmi, yaşamak için de birşeyleri başarmak zorundayız, sadece iş odaklı bakmak doğru değil. Her açıdan ben beğendim ve uzun süredir film izlemiyorum. Sizin önerileriniz sayesinde ” Ertuğrul Bey” bir kaç iyi film izledim, ayrıca teşekkürler, emeğinize de sağlık 🙏🌼
JOY filmini izledim .
öncelikle izlemesi çok keyifli bir filmdi .içeriğinden bahsedecek olursak başrol oyuncumuz devrim niteliğinde bir ürün icat ediyor, fakat işler malesef düşündüğü kadar kolay ilerlemiyor. takdir edilmiyor ,
finansal durumu kötü
ve manevi bir çok problemin yanı sıra gene de kendinden ve hayallerinden vazgeçmiyor. Bu çok ilham verici . kısaca bu filmde anlatılan BAŞARININ ANAHTARI SİZSİNİZ . .etrafınızdaki insanların size ne kadar inandığı önemli değil .BAŞARMAK İÇİN GEREKLİ TEK ŞART SİZİN KENDİNİZE İNANMANIZ ,İNANDIĞINIZ KADAR VARSINIZ .
Efsane bir liste olmuş.Özellikle Padman ve The Founder filmi gerçekten bir girişimcide olması gereken bütün özellikleri tanımlar nitelikte.Gerçek hayattan uyarlanan The Founder filmindeki Crokun filmin sonunda ki kararlılıkla ilgili sözleride her girişimcinin tekrar tekrar hafızasına kazıması gereken cümlelerden oluşuyor.
Merhabalar, “Umudunu Kaybetme” filmini izledim. En unutamayacağım filmler listemde ilk beş içinde yer alacağını düşünüyorum. Bazen ne yaparsak yapalım işler istediğimiz gibi gitmiyor. Çok eğitimli ,bilgili olmanın da işleri düzeltmeye yetmediği zamanlar oluyor, özellik ile maddi imkanlarınız kısıtlı ise. Bunca zorluk içinde asla vazgeçmeyen baba ve oradan oraya birlikte sürüklendiği küçük oğlu adeta hafızama kazındı. Ama şartlar ne olursa olsun bu kadar ısrar ve azimle hedefine yürüyen kim olursa olsun başarıya mutlaka ulaşacaktır. Umudunu kaybetmemek üzerinde örnek bir hayat dersi diye düşünüyorum.
Merhabalar,
Asılsız Haber isimli filmi izledim. Fakat çok yorum yapamayacağım, çok duygusuna mı giremedim, yoksa konu anlatımından mı kaynklıydı bilemiyorum. Bana verdiği fikir ve duygu; neyi ne kadar istediğimiz değil de, neyde iyi olduğumuzu da farkedip, rotamızı ona göre çevirip, o yolda daha iyiye ulaşmaya çalışmak daha doğru sanki…
Merhabalar, “Kazanma Sanatı” filmini izledim.Her ne kadar ülkemize ve bulunduğumuz coğrafyaya uzak bir spor dalı olsa da Filmin başrolünün hatırına izlenmesi keyifli bir filmdi☺️Brad Pitt ,rakip takımlara istinaden ,daha düşük bütçeli olması sebebiyle mevcut iyi oyuncularını da kaybetmekte…Ona bu yolda mentorlük eden bi istatistik uzmanı işe alması ve varolan düzeni değiştirmesi, epey zaman alıyor.Piyasadaki en iyi ve daha az ücretle oynatacağı oyuncuları bulması ve analizler takdir-i şayandı.Ve türlü badirelerden geçerek ve defalarca yenilginin ardından istediği hedefe ulaşıyor.Filmde çok güzel bi cümle geçiyor,”kapıdan ilk kim geçerse üstü başı kan içindedir.” Filmin sonunda da aslında ona teklif edilen mevkinin ve tutarın mevcut düzeni bozmasın die edildiği apaçık.Spor temalı bı filmi oyuncu gözünden değilde ,takım yönetimi gözüyle izlemesi epey keyifli idi.
Merhabalar, “Kazanma Sanatı” adlı film için yorum yapıcam. Öncesinde filmin içeriğine giremedim, algılayamadım. Fakat film ilerledikçe duygusunu anlamaya başladım ve ben de heyecanlandım, üzüldüm, sevindim. Bili çocukluğundaki mutfak masasında yapılan anlaşmadan pişmandı ve bunun için kendisi yetenek avcıları gibi bir hata yapmamak için manajer olmuştu. Ve insanların önemsemediği sporcularla, çok küçük bütçeyle üst üste maçları aldı bu yolda da kendisine istatistiksel yardımcı olan ve bilgi veren bir yol arkadaşı seçmişti. şampiyon olamasa da adını duyurmayı ve çok yüksek meblağlı teklif almayı başardı. Ama onun istediği para değildi, spor da değiştirebilmeyi hedeflediği noktalar vardı, onun için mücadele etmeye devam etmeyş seçti ve kurduğu takımının başında kalmayı seçti. Sonuç halen mücadeleye devam ediyor ve bu da çok kıymetli değil mi ? 🤗
The Founder = İzlenmesi Gereken bir film çünkü kararlılığın ve yenilikçiliğin ne kadar önemli olduğunu anlatıyor her pazarlamacı nin örnek alabileceği bir film ve markanın,ismin ne kadar kuvvetli olduğunu Burdan öğrenebiliriz crog un hep kazanma isteği ve satma arzusu onu bir yerlere getirdi kısaca konuşmamiz ve satma yeteneğimiz yada geliştirme yeteneklerimiz ne kadar iyiyse o kadar hızlı gelişiriz.
Our Brand Is Crisis= Benim Görüşüm Bu film siyasi markalaşmanin ne kadar zor olduğunu rakipleri ne tür hamleler ile yenebileceğimizi anlatıyor aslında bu film bize dünya da insanların ihtiyaçlarını karşilamanin siyasi açıdan olan tarafını anlatıyor.Markalaşma Her Yerde Dir çünkü doğumdan beri bir markalaşma var ve biz bu markalaşmayi doğru yerde ve zamanda kullanırsak kazanma ihtimaliz artar ve rakip analizi yapıp rakiplerimizi nasıl eleriz bunu öğrenmeliyiz rakipleri elemek için onların zayıf yönleri bizim güçlü yönlerimiz olmalı ve rakibe asla bir açık vermeme ve olabildiğince tehlike den uzak ama tehlikeyi yaratma içinde olmalıyız.
Hancock= Bu Film Kişisel Markalaşmanın Ahlak ve Saygı ile nasıl bir marka olabileceğimizi insanlar tarafından görünüşümüz ve yaptığımız hareketler ile nasıl sevilip sevilmedigimizi anlayacağımiz bir film kişisel markalaşma bu film de çok iyi anlatılmış.
Örnek Aile / The Joneses= Bu film bize Aile Nin ve sosyal çevrenin etkisi ile markalaşamanin nasıl etkisi olduğunu anlatmıştır.İnsanlari pahalılık ve marka ile etkiliyen bir pazarlamaci bir ailenin hikayesi konu alınmış ne kadar sahte bir aile olsa da satış konusunda o kadar usta ve sosyal çevre yi genişletip satma işlerinde o kadar gelişmiştirler.
Özellikle bizim markamız kriz filminde itibar yönetiminin ne kadar önemli olduğunu görülüyor. Liste güzel hazırlanmış, teşekkürler.
Hocam önerileriniz üzerine The Founder ve Hancock filmlerini izledim. The Founder’da iş yönetimi, franchising, markalaşma ve yatırım alma kavramlarının çok güzel işlendiğini görüyoruz. Bunun yanı sıra filmin sinematografisini de beğendim. Sadece iş anlatmakla kalmamış ve filme dram da eklemişler. Bu yönleriyle harika bir film olmuş. Hancock filmindeyse pazarlama stratejilerinin önemini görüyoruz. Fantastik filmlerden çok hoşlanmadığım için daha detaya girmeyeceğim fakat buradan anlatılmak isteneni almak lazım. Tavsiyeleriniz için teşekkür ederim.